1 Mayıs’a sayılı günler kaldı. Birçok alanda çalışmalarımız hızlanırken, gözaltılar yasaklamalarla karşı karşıyayız. Bütün bu baskı ve sindirme politikalarının bu süreçte artarak devam edeceği öngörüsünde bulunmuştuk ve bu nedenle çalışmalarımızı geri adım atmadan sürdürüyoruz.
Bu konuda dikkat etmemiz gereken birkaç meseleye vurgu yapmak önemli olacaktır. Birincisi; çalışmalarımız, kampanyalarımız kolektif bir iradeyle kitlelerin katılımı ve gücünü açığa çıkarmak üzerine yoğunlaşmalıdır. Faaliyetimizde bu meseleye değinmemize rağmen halen bir tutukluğun olduğunu görmek gerekiyor. Birçok alanda faaliyet yürütürken bilindik yüzler, bilindik çalışma tarzını halen aşamadığımız görülmelidir. Elbette bu tarz birden değişmeyecektir. Fakat her yoldaşımızın bu süreçte yapacağı bir çalışma alanı var, haliyle yaklaşımı görerek hem çalışma enerjimizi yükseltebiliriz hem de daha fazla kitleyle buluşma şansımız artırabiliriz. Öyleyse kolektif çalışarak yoğunlaşarak daha fazla kitleye ulaşabiliriz. Kaldı ki birçok alanda toplantılar gerçekleştirmiş, mümkün olduğunca kolektif kararlar alınmış, kolektifi işleten bir görev dağılımı yapılmıştır. Kitlelerle birlikte aldığımız kararlar kitleyle birlikte hayata geçirmek üzere örgütlü yoldaşlarımızın daha fazla irade göstermesi ve emek harcaması bir zorunluluktur. Sınıf içerisinde kalıcılaşmak ancak böyle mümkün olacaktır.
İkincisi; son süreçte yoğunlaştığımız iş kolları olan deri, tekstil, taşeron ve inşaat sektörlerinde önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Taşeronda kazanılan küçük mevziler çok büyük olanakların önünü açmış, kısa sürede yüzlerce işçinin örgütlenme koşulları yaratılmıştır. Bu alanda kendi gücüne güvenen, işçilerle iç içe olan, işçilerden öğrenen ve nihayet öğreten bir önderliğe ihtiyaç olduğu açıktır. Toplu sözleşme süreci olan bu dönem işçilerin en duyarlı, algılarını açtığı, en hareketli olduğu bir dönemdir. Yıllardır tartıştığımız, politikalarımızı sahada, havzalarda, pratiğe uyguladığımız bu süreçte çıkardığımız sonuç ise şudur: “Politikalar doğru ise pratik adımlar atıldığında karşılığı mutlaka gelecektir.” Bu işkolları sendikal mücadele ve iktidar mücadelesi açısından çok olanaklı ve hiçbir siyasetin “uğraşmadığı” bir alandır. Fakat küçük kazanımların büyük yollar açtığının örneklerini pratikte görüyoruz. Avcılar Belediyesi’nde beş işçinin işten çıkarılmasının ardından kısa süreli direniş ve kazanım, tekstilde yoğun emeklerimiz sonucu parça parça da olsa bir kazanımımız olduğunu söylemek mümkün. İnşaat işçileri ise her hafta şantiye işgalleri yapmakta, iş durdurmakta, direnmektedir. DDSB’liler olarak bu direnişlerde yer almak, önderlik etmek ve kazanımlar elde etmek süreç açısından yürüyeceğimiz yolu göstermektedir. Ve yolun başında olduğumuzun bilincindeyiz. Fakat bütün bu süreçleri aktarmakta, öğretmekte çok cimri olduğumuzu da görmek zorundayız. 1 Mayıs’ın arifesinde görevlerimizi ısrarlı, sürekli ve disiplinli bir biçimde yerine getirelim; işçi sınıfı ve kitleler gereğini yapacaktır. Bundan hiç şüpheye düşmeden bu bilinçle 1 Mayıs’ta sınıf kinimizi kuşanarak alanlara…