1 Mayıs operasyonlarından birinci dalgada gözaltına alınıp tutuklanan ve bazısı itirazlarla serbest bırakılanların duruşması öncesi Çağlayan Meydanı’nda yapılan açıklamada “1 Mayıs’a, Taksim’e, tutsaklara özgürlük” yazılı pankart açıldı.
3 Temmuz günü görülen ikinci dalga operasyonların duruşmasında tutuklu olan herkes tahliye edildi ve haklarında adli kontrol bulunanların adli kontrol kararları kaldırıldı. Bugün de birinci dalga operasyonlarının duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’nde görülüyor.
İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri tarafından yapılan eylemde ilk olarak ortak açıklama okundu. Hepsini Alacağız kampanyası ve üniversiteliler adına birer açıklama yapıldı. Ardından eyleme katılan kurumlar adına açıklamalar yapıldı.
İstanbul’da 1 Mayıs 2024’te adı konulmamış bir savaş, OHAL ilan edildiği belirtilen ortak açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Bu savaşın bir tarafında 10 bin lira maaşla yavaş yavaş öldürülmek istenen emekliler, sefalete mahkum edilen işçi-emekçiler, özgürlükleri ellerinden alınmak istenen kadınlar, gelecekleri çalınan gençler, iradesine kayyum atanmasına karşı çıkanlar vardır. Şüphesiz ki biz bu taraftayız. Tam karşımızda ise, IMF programlarını halkın ümüğüne çökerek uygulatmak isteyenler, bankaların yüzde 300lere varan kârlarının bekçileri, bölgemizi kana bulayan politikaların tetikçileri, ‘siz maaşlarınıza zam istiyorsunuz diye her şey çok pahalanıyor’ diyen şarlatan yalancıları, ‘kadınla erkeğin eşitliği fıtrata ters’ fetvalarıyla kadın katili besleyicileri, ÇEDES’le çocuklarımızın aklını çürütüp MESEM’le bedenlerini çürütmek isteyen asalak patron takımının temsilcileri vardır.”
25’i tutuklu olan 30 kişinin yargılandığı dosyanın ilk duruşması saat 11.30 itibariyle başladı. İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın duruşması dosyanın kalabalık olması sebebiyle duruşma İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesinin salonunda görüldü. Duruşma salonun yetersizliği sebep gösterilerek yargılananların yakınları duruşma salonuna alınmadı.
Duruşmaya 16 tutuksuz sanık ve avukatları hazır bulunurken bir sanık bulunduğu ilden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) yöntemiyle katıldı.
Ahra Demir Acer ise savunmasında, “Benim şu anda içinde bulunduğum durumla herhangi bir bağım yok. Flama taşımadım, yelek giymedim. Herhangi bir polis uyarısı işitmedim. darp edilerek gözaltına alındım. Kutlamaları takip etmek için oradaydım” dedi.
Mertcan İnceoğulları mahkemedeki ilk savunmasında, “Herhangi bir uyarı yapılmadı, aksine işlence yapılarak gözaltına alındık. Demokratik bir hakkımız olarak oraya gittik. Bundan kaynaklı anayasayı tanımıyoruz gibi bir slogan atılmadı. Flama taşıdığım, slogan attığım doğrudur. Ancak iddianamede yer alan sloganı atmadık” ifadesini kullandı.
Metin Kaya ise “Ben işçiydim daha önce, şu an işsizim yargılamadan dolayı. İşçi olduğum için her 1 Mayısa giderim. Alanda bize herhangi bir uyarı yapılmadan abluka altına alındık, biber gazı sıkıldı üstümüze. Gözaltına alındık” diye konuştu.
Suçlu İstanbul Valisi ve kolluk kuvvetleridir’
Savunmasını yapan Agit Yanar, 1 Mayıs’ ta Taksim’e yürümenin suç olmadığına dikkati çekti. Yanar, asıl suçlunun İstanbul Valisi ve kolluk güçlerinin olduğunu vurgulayarak, “Emekçi bir ailenin çocuğuyum. Babam 30 senedir simit satar. Yarı zamanlı bir işçiyim, inşaatta çalışıyorum. 1 Mayıs, bu anlamda önemli bir semboldür. Bunca itirazı olan birinin gideceği yer meydanlardır. Benimle aynı suçu işlediği iddia edilenler öğrenci oldukları ya da tutuklulukta geçirdiği zaman göz önünde bulundurularak tahliye edildi. Hem KYK yurdundan hem de çalıştığım inşaattan atıldım. Suçlu değilim, asıl suçlu başta İstanbul Valisi olmak üzere bizi yaralayan kolluk kuvvetleridir” dedi.
‘Şiddeti polis uyguladı’
Savunmasını yapan Ayşe Beliz İnce de, 1 Mayıs’ın tarihsel önemini hatırlatarak, “Bu toprakların egemenleri 1 Mayıs’ı inkar etmeye çalışmış, beceremediklerinde kana bulamaya çalışmışlardır. 77’den beri Taksim Meydanı 1 Mayıs alanıdır. Buradaki 30 kişi için toplam 405 yıl hapis istemişler, az olmuş. Vali, İçişleri Bakanı değil de biz yargılanıyoruz. Ben bir damacana sebebiyle tutuklandım. ABD’deki Filistin’le dayanışma öğrenci eylemlerinde kullanılan damacana. Bu yargılamalar sadece haklılığımızı pekiştirir. İddianameye aleyhimize delil olarak konanlar bile lehimize delildir. Biz meydana varamadık, şiddetin büyüğünü polis uyguladı. Yasaları da anayasayı da polis çiğnedi” diye belirtti.
‘Biz görüşlerimizi Taksim Meydanı’nda ifade etmek istedik’
Savunmasını yapan Can Ersoy ise, Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz ve geçim zorluğu nedeniyle 1 Mayıs’a gittiğini söyledi. Ersoy, “Taksim’e çağrı günler öncesinden yapıldı, yürüyüş kolu Saraçhane’den başlayacaktı. İddianamede yürüyüş için ‘yasak ve kanunsuz’ deniyor. Ancak Taksim, pek çok kutlama ve konserin yapılabildiği bir yer, kalabalık bir gösteriye uygun bir meydan. Ama yalnızca muhalif fikirlere yasaklanabilen bir yer. Bu, hükümetin tutumudur. İşçi sınıfının bir araya gelmesinden korkulmasından kaynaklanıyor. Kopyala yapıştır bir iddianameyle koca bir mitingi ve anayasal hakkı ‘kanunsuz’ ilan etmek kanunsuz bir hareket. Biz görüşlerimizi Taksim Meydanı’nda ifade etmek istedik, sizin de hangi fikirlerin engellendiğini anlayabilmeniz için. Ekonomik krizi ne düzeyde yaşıyormusunuz bilmiyorum ama halkımız çok ciddi şekilde yaşıyor. Sadece patronlardan taraf kararlarla işçinin, emekçinin boğazını sıkar hale geldiler; buna itiraz edecektik. Pek çok ihale, kazanç garantili şekilde peşkeş çekiliyor. Ancak halka yine yoksulluk kalıyor. Biz bu fikirler etrafında Taksim Meydanı’nda olmak istedik. Biz, Saraçhane’ye zaten arama noktasından geçerek girdik.”
‘Talep ettiklerimi haykırmak için 1 Mayıs’ta gittim’
Savunmasını yapan Ceyda Elmas da, öğrencilerin yaşadığı sorunlara dikkati çekerek, “Toplum nezdinde yarım asırı aşkın süredir yer etmiş 1 Mayıs’ı toplumsal bir görev biliyorum. Güvencesiz çalışma koşullarının, eşit işe eşit ücret alamamanın, emeklilerin çalışmak zorunda kalmasına karşı; LGBTİQ+ arkadaşlarım, sıra arkadaşlarım için 1 Mayıs’taydım. Gençler artık hayallerine göre değil ekonomik durumlarına göre üniversiteye gidiyorlar. Ben bir üniversite öğrencisi olarak talep ettiklerimi haykırmak için 1 Mayıs’a gitmek istedim” dedi.
Tutuklu yargılananların savunmaları sürerken 12.30’da 15 dakikalık ve 13.10’da 45 dakikalık aralar verildi.
Verilen aranın ardından savunma yapan Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) Dönem Sözcüsü Mahir Gürz, 1 Mayıs her şeyden önce bir kavga günüdür ve kızıldır. 2024 1 Mayıs’ına katıldığım ve iktidarın hukuksuz bir şekilde yasak getirdiği 1 Mayıs alanı olan Taksim Meydanı’na çıkma iradesi gösterdiğimiz için onlarca arkadaşımız ile birlikte iktidar ve güdümündeki ana akım burjuva medyanın tabiri ile “şafak” baskını ile işkenceyle gözaltına alınıp tutuklandık” dedi.
25 kişi tahliye edildi
Ara kararını açıklayan mahkeme tüm tutuklu sanıkların adli kontrol şartıyla tahliyesine karar vererek duruşmayı 25 Aralık tarihine erteledi. Tahliye edilen tutsaklar gece çok sayıda insanın karşılamasıyla serbest bırakıldı.