2021 1 Mayıs’ına giderken pandemi yine tüm hızıyla etkisini sürdürüyor. AKP iktidarı ise önlem adı altında 1 Mayıs’ı yasaklarken, işçi direnişlerinin tamamı polis saldırısıyla geri adım attırılmaya çalışılıyor.
Sömürü katmerleşerek artmışken işçi sınıfının var olan sömürü düzenine karşı mücadelesine ket vurmak isteyen AKP iktidarına karşı işçi sınıfı mücadele günü olan 1 Mayıs’a hazırlanıyor.
Süreç bu yakıcılığıyla devam ederken biz de Özgür Gelecek gazetesi olarak işçi ve sendikacılara 1 Mayıs’a ilişkin görüşlerini sorduk. Gazetemize konuşan işçi ve sendikacılar şunları söylediler:
İnşaat-İş’ten Anıl Deniz Gider: İnşaat-İş olarak bu 1 Mayıs’ın anlamının siyasi iktidarın pandemi önlemi adı altında getirdiği keyfi ve giderek işçi ve emekçilerin seslerini kesmeye dönük yasaklarına karşı tutum geliştirmekte düğümlendiğini düşünüyoruz. O nedenle de 1 Mayıs günü her şeyden önce bu yasakların çiğnenmesi iradesinin önemli olduğunu vurguluyoruz. Düşünün ki 1 Mayıs bildirisi dağıtmak bile yasaklanıyor. Ama diğer tarafta ticari broşür dağıtılabilir deniliyor. Bu kadar açık, bu kadar pervasız bir sınıfsal tutum söz konusu.
O nedenle de gerek 1 Mayıs çalışmaları sırasında gerekse 1 Mayıs günü bu yasakların gayrımeşru niteliklerinin de teşhir edilerek, “yasak değil, önlem alın” dediğimiz bir tutum sergilemek ve o yasakların tanınmadığını fiili tavrımızla ortaya koymak önemli. 1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanı olan Taksim’e çıkmayı da bu bağlam içinde anlamlı buluyoruz.
1 Mayıs denilen her yerde üstümüze geliniyor, polis devreye giriyor, gözaltı yapılıyor. Devletin bu tutumunda büyük konfederasyonların daha baştan işçi sınıfının onurunu temsil eden dik bir duruşla çıkmamalarının da önemli olduğunu düşünüyoruz. Devletin bu açık ve pervasız sınıf düşmanı tutumunun karşısında işçi sınıfının onurunun korunması açısından bile onun öncü güçlerinin Taksim’e işaret etmesi tarihsel bir anlam kazanıyor. Bu bağlam içinde bulunduğumuz her yerde bu yasakları tanımayın, sokağa çıkın, 1 Mayıs alanı olan Taksim’i sendika bürokrasisinin davullu-zurnalı soytarılığına terk etmeyin, olanın kızıl rengine sahip çıkın, çıkalım diyoruz! 2021 1 Mayıs’ı açısından tutumumuzu kısaca böyle özetleyebiliriz.
TOMİS’ten Onur Eyidoğan: Bu yıl da 1 Mayıs’ı pandemiyle karşılıyoruz. İşçiler 1 yılı aşkın süredir önlem alınmadan koronavirüsle baş başa çalıştırıldı, hâlâ da öyle devam ediyor.
Sermayedarlar pandemiyi fırsata çevirerek kısa çalışma ve ücretsiz izin dayatmasıyla işçiler üzerindeki sömürüyü daha da arttırdı. Bu süreçte işçilerin canı pahasına ihracat rekorları kırılıp, kâr oranları katlandı.
1 yıldır önlem almayan sermaye devleti de tam 1 Mayıs öncesi önlem adına yasak kararları almaya başladı. 1 Mayıs’a dair yapılmak istenen her türlü eylem ve etkinliklere saldırmaya başladı. Bunun yanı sıra kod 29’un kaldırılması ve sendikalı çalışma talepleriyle süren direnişlere de taleplerin engellenmesi için saldırılıyor. Biz de hem 1 Mayıs çalışmalarımızda hem de Sinbo direnişimizde bu yasak ve saldırılarla karşı karşıya kalıyoruz. Önümüzdeki hafta (27 Nisan) Salı günü SML Etiket fabrikası önünde Sinbo ve SML Etiket direnişçileri ile ortak gerçekleştireceğimiz 1 Mayıs etkinliğimize de saldırı olacağı aşikâr. Ancak bu yasakları tanımak demek “kod 29 kaldırılsın!”, “ücretsiz izin yasaklansın!”, “sendikalı ve güvenceli çalışmak istiyoruz” taleplerinden vazgeçmek demektir. 1 Mayıs’ın yasaklanmasını kabul etmek demektir.
Sorunu çözecek önlemlerin alınması için 27 Nisan’da SML’de, 1 Mayıs’ta da alanlarda olmalıyız.
Neslihan Acar-DGD-Sen: Grevler ve mitingler pandemi öncesinde de milli güvenlik gerekçe gösterilerek yasaklanıyordu. Pandemi sürecinde de halk sağlığı gerekçe gösterilerek yasaklanıyor. 1 Mayıs işçi sınıfının burjuvazi karşısına tek vücut çıktığı ve taleplerini dile getirdiği enternasyonal bir gündür. İşçilerin fabrikalarda, depolarda, mağazalarda hiç Aralık vermeden, tüm hakları gasp edilmiş durumda çalıştırılırken ve pandemi önlemleri işçiler için uygulanmaz işçiler virüsle kırılırken, KOD 29 ve ücretsiz izin saldırısı ile tüm örgütlülüklerimize ve kazanılmış haklarımıza karşı saldırılar yoğunlaşırken 1 Mayıs’ın yasaklanıyor olması keyfidir ve Hukuksuzdur. Patronlar karlarına kar katarken işçiler daha da fazla yoksullaşıyor. İşçilerin doldurduğu fonlar patronlara yağmalatırken işçiler, emekçiler ceplerinde 5, 10 liralarla intihar ediyor. İşçiler yaşamak için çalışmak zorunda bırakılırken biz DGDSEN olarak 1 Mayıs yasaklarını tanımıyoruz. 1 Mayıs yasaklarını tanıyan, mücadeleden kaçan sendikaları ve konfederasyonları da uyarıyoruz “maaşlarınızı işçi sınıfı ödüyor, bu konforlu yaşamları sizlere işçiler sağlıyor.” Pandemi de bu koşullarda değilse ne zaman alanlara çıkacaksınız?
2020 de yasakları tanımadık 2021 1 Mayıs’ında da yasakları tanımıyoruz. DGD-SEN Migros direnişi ve üyeleri ile birlikte Taksim ‘de olacaktır. Tüm işçi sınıfını Migros direnişi safında, gösterdiği mücadeleci çizgide birlikte direnmeye çağırıyoruz. 1 Mayıs Karantinaya, evlere, balkonlara sığmaz!
Sancak Yıldız- Tez-Koop İş Sendikası: Bu 1 Mayıs pandemi koşullarında karşılayacağımız ikinci 1 Mayıs. İktidarın geçen 1 Mayıs’tan bu 1 Mayıs ‘a karnesine baktığımızda; patronlara destek, yandaşlara ihtiyaç malzemeleri ve ekipmanları konusunda peşkeş derslerinden ‘pekiyi’notu aldığını söylemek gerekir.
Ancak emekçileri, kadınları, gençleri yani toplumun büyük çoğunluğunu ilgilendiren derslerden sıfır(0) aldığını görüyoruz. Covid-19 ‘un emekçiler açısından bir iş cinayetine dönüştüğüne şahit oluyoruz.
Ekonomik krizi emekçinin sırtına bindiren Saray takımı ve çevresi açısından yolun sonu görünüyor Çünkü bu ülkenin sınıf mücadeleleri hafızası pek onurlu ve gösterişli bir hafızadır. Bu yüzden iktidarı da ülkenin hafızasından silecektir. Hiç şüpheniz olmasın.
İşyerlerinde patron-iktidar işbirliği artık neredeyse tüm emekçiler açısından gözle görülür hal aldı.1 Mayıs; bu açıdan 2021 yılında ayrıca bir önem taşıyor. Atıllaşmış sendikal bürokrasinin, göstermelik anma törenlerinin hiçbir hükmü yoktur. Emekçiler böylesine hayati bir dönemeçte kendi tarihine, gününe ve geleceğine sahip çıkmalıdır.
Yürüyoruz diyebilme iradesini ortaya koyacağımız bir 1 Mayıs umuduyla alanlarda olma zamanıdır.
İzzettin Akan-Bayrampaşa Belediyesi işçisi: 26.04.2006 ile 15.03.2021tarihine kadar Bayrampaşa Belediyesi’nde çalıştım 01.04.2018 taşeronda çalışıyorduk. Cumhurbaşkanlığının 658 sayılı KHK’sı ile taşerondan belediye şirketine sözde kadroya geçtik. Sözde dediğim yanlış anlamayın çünkü biz taşeronda daha rahattık. Çünkü haklarımız daha iyiydi. Belediye şirketine geçmeden önce asgari ücret yüzde 60 şoför, yüzde 50 işçi farkı alıyorduk Belediye şirketine geçince 15 puan geri düşürüldü bizde kadroya geçiyoruz diye kabul ettik.
Daha sonra yüzde 45 şoför, yüzde 35 işçi sözleşme yaptık. Belirli bir süre sonra belediye yüzdelikleri vermemeye başladı. İşçi ve işçi temsilcisi olarak itiraz ettik, belediyeye ilettik. Belediyede buna karşı yeni bir sözleşme hazırladı bize. Sözleşmeyi Nisan ayında getirdiler bize, bizde kabul etmedik ve hukuk yoluna gittik. Ondan sonra durmadan belediye ve sendika üstümüze geldiler, Yevmiye cezaları vermeye başladılar. Sonunda Kod 29 ile tazminatsız işten bizi attılar. Bize resmen hayatı zindan ettiler, hiç bir yerde iş bulamıyoruz maalesef.
Zaten sefalet içinde yaşıyorduk daha beter olduk. 1 Mayıs işçi bayramıdır. Bunu yasaklıyorlar ama lebalep kongreler ve lebalep cenaze namazları serbest. Yine AVM’ler lebalep hıncahınç dolu, işçilere gelince yasak onlara gelince serbest. Biz bu yasağı tanımıyoruz 1 Mayıs işçi bayramında alanlarda olacağız, vazgeçmeyeceğiz, direne direne kazanacağız. Yaşasın 1 Mayıs!