Pandemi döneminde sözde işten çıkarmalar engellenmişti ancak patronlar, yasalara sığınarak işten çıkarmalara ve hak gasplarına devam ediyor. Bunun örneklerinden birisi de Çorum’da yaşandı.
Çorum’da bulunan Ekmekçioğulları Metal fabrikasında DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikasına üye olan işçiler Kod 04 suçlamasıyla işten çıkarıldı.
İşçilerin işten çıkarılmasına gerekçe olarak ‘Kod04’ gösterildi. Bundan önceki işten çıkarmalar için gerekçe olarak sunulan Kod29’a benzer bir süreç işletilirken, işten çıkarmaların asıl nedeni ise her zamanki gibi işçilerin örgütlü mücadelesine olan düşmanlık.
Sendikal faaliyete karşı başlatılan bu saldırıya ilişkin Özgür Gelecek gazetesi olarak işten atılan işçilerden Abdurrahman Birin ile konuştuk. İki ayı geçen direniş sürecini ve bu direnişteki durumu anlatan Birin, işten ilk atılan işçi. Birin ilk olarak işten atılmasını şöyle anlattı:
“Ekmekçioğullarında 9 yıldır çalışan bir işçiydim. İçerde sendikalaşmaya başladıktan sonra 2 Aralık’ta elebaşı olarak gösterilerek işten çıkarıldım. İlk çıkartılan işçi benim. Bundan önce müdür yaptığı toplantıda sendikanın yanlış bir şey olduğunu, sonumuzun kötü olacağını söyledi. Bir gün sonra da beni işten çıkardı. Benim işten çıkarılmamın ardından bir grup arkadaşımız daha Aralık’ın 7’si akşamı ile Aralık’ın 8’i sabaha kadar işten çıkarıldı.”
O ilk işten atmalarda kaç kişinin işten çıkarıldığını soruyoruz Birin’e. Birin, 24 kişinin 2 gün içerisinde işten çıkarıldığını söyledi ve bu seferki işten çıkarılma gerekçesini ise şöyle anlattı:
“Bu süreçte herkesi Kod-29’dan çıkartıyorlardı. Bizi ise Kod-04’ten işten çıkardılar. Kod-04 ise ‘performans düşüklüğü’ olarak geçiyor. Normalde pandemi döneminde işten çıkarmalar yasak. Bir tek Kod-29’dan işten atmaların önünün açmışlardı. Bizi ise Kod-04’ten çıkardılar. Bizim düşüncemiz ise sendikanın yetki belgesini aldığı haberini aldıktan sonra, o anki panikle bizi işten çıkardılar.”
Birin, işten çıkarıldıkları Ekmekçioğulları fabrikasında çalışma şartlarının ne derece ağır olduğunu ve kanlarındaki kurşun oranlarının yüksekliğini de anlattı. Patronların kandaki kurşun oranını gizlediğini de aktaran Birin şunları söyledi:
“Bizim iş ortamından dolayı kanımızdaki kurşun oranları çok yüksek çıkıyor. İşyerinde 6, 8 ayda bir kan değerlerimiz ölçüyorlar. Ve ölçtükleri bu oranları bize asla söylemiyorlar. Biz kendi imkanlarımızla bunu ölçtürüp tedavi olmaya gidiyoruz. İşçiler çok zor şartlar altında çalışıp bir de üstüne tedavi olmak zorunda kalıyorlar. Tedavi için de Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi’ne gidiyorlar. Şu anda en az 30 arkadaşımız tedavi olmak zorunda kaldı. Mesela bizim şu anda bile kanımızdaki kurşun oranımız normal değerlerin %40 üzerindedir yani.”
Birleşik Metal-İş’in orada örgütlü olduğunu ve bu işten çıkarmaların asıl amacının sendikal düşmanlık olduğu net bir şekilde ortada. Birin’e sendikalaşma süreçlerinin nasıl başladığını sorduk. Henüz birkaç aylık olan süreci ise şöyle anlattı:
“Sendika çalışmaları 7 ay öncesinden başladı. Örgütlenme gizli olarak başladı. Sonrasında 30 Kasım’da yetki başvurusunda bulunduk ve kabul edildi. Ki bu belgeyi veren de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, davamızda bu belgeyi ortaya çıkaracak olan da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. Ama bize sadece mahkeme yolunu gösteriyor patronlar. E zaten mahkemelerde en az 2-3 sene sürüyor. Bu sürede de içeride sendikalı üye bırakmıyor, hepsini çıkarıyor. Buraya sendika gelmek istediği zamanda içeride sendikalı işçi bulamıyor. Bundan sonra ayın 2’sinde ben işten çıkartıldım.
Zaten işten çıkarmalar sırasında ilk işten atılan gruplar sendika komitesinin içindeydi. Bizim işten çıkarılmamızdan sonra Adnan Serdaroğlu (BMİ Genel Başkanı) patronlarla görüşmeye gitti. Bu görüşmede işten atılmamızı engellemek için yapıldı. Patron ise sendikayı asla kabul etmeyeceğini, işçi kıyımı yapacağını hatta gerekirse ‘kan akıtacağını’ söylemiş o görüşmede. Zaten 7 Aralık günü de bu işçi kıyımı başladı. Ki bizim kendi patronumuzda sendikalı. Patron sendikasına üye. Yani kendisi sendikalı olunca bir sorun görmüyor ama biz sendikalı olunca sorun oluyor.”
Birin, direnişe giden süreci ise şöyle anlattı:
“Direnişimizde iki ayı geride bıraktık. Sabah iş başlangıcından akşam paydosuna kadar eylem devam ediyor. Bir yandan da sendikamız zorluyor. Biz orada sendikalı bir şekilde işe başlayana kadar direnişimize devam edeceğiz. Direnişte geri adım atma gibi bir durumumuz yok. Bugün Türkiye’de bir sürü işçi Kod-29’dan işten atılıyor, işçiler süresiz izinlere gönderiliyor. Biz de buna karşı örgütlü bir şekilde mücadele ediyoruz.”
Ekmekçioğulları direnişi ile birlikte birçok alanda işçiler işten atılmalara, ücretsiz izin saldırılarına ve hak gasplarına karşı mücadeleyi sürdürüyor. Birin’e son olarak devam eden bu direnişleri soruyoruz. Birin ise şunları söylüyor:
“Bahsettiğiniz direnişlerin hepsi haklı ve meşru direnişlerdir. Biz anayasanın bize vermiş olduğu hakkı kullanıyoruz. Bunu kullanırken bile mağdur duruma düşüyoruz. Normalde mağdur olmamamız gerekiyor. Ama işte öyle olmuyor. Dediğim gibi direnen diğer arkadaşlarımız da, bizde işçi sınıfının dertlerini bu şekilde dile getiriyoruz. Ne mutlu işçi sınıfının direnişlerine. Ben buradan tüm direnişçilere Çorum Ekmekçioğulları direnişi adına selam da yolluyorum. Biz hepimiz hakkımızı alana kadar direnişlerimize devam edeceğiz.