Ankara Tabip Odası (ATO), Ankara Diş Hekimleri Odası (ADO), Ankara Eczacı Odası ve Ankara Veteriner Hekimleri Odası (AVHO), Kovid-19 süreci ile ilgili Ankara Eczacılar Odası’nda basın toplantısı düzenledi. Toplantıda sağlıkta şiddet, Bilim Kurulu ve İl Pandemi Kurullarında meslek örgütlerinin görevlendirdiği kişilere yer verilmemesi, yeteri kadar önlem alınmaması ve bilgilerin şeffaf olmayışı gündem edilerek salgının alarm verdiği uyarısı yapıldı.
Ankara Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taner Ercanlı okuduğu ortak açıklamada, “Müdahale edilmediği takdirde büyük bir kriz bizi bekliyor” dedi. Ankara Tabip Odası Başkanı Ali Karakoç ise hükümetin ve bakanlığın salgın politikalarını eleştirerek, “Yönetsel sorumluluklar olmadıkça bu salgında başarılı olma şansımız yok. Eğer siz miting yaparsanız vatandaş da düğün yapar” dedi.
“Sağlık Meslek Örgütleri pandemi kurullarında temsil edilmeli”
Tüm dünyanın her alanda olumsuz etkilendiği ağır bir pandemi döneminin yaşandığına dikkat çekerken Türkiye’deki mevcut verilerden salgının alarm verdiğinin görüldüğünü söyleyen Ankara Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taner Ercanlı, “Müdahale edilmediği takdirde büyük bir kriz bizi bekliyor” dedi.
Bu endişe verici durumun oluşmasındaki en büyük etkenin, salgın politikalarında epidemiyolojik bilime uyulmaması ve sürecin yönetimine tüm bileşenlerin dahil edilmemesi olduğunu açıklayan Ercanlı, “Birinci Basamak Sağlık Hizmeti Sunucuları etkin kılınarak hastanelerin yükü azaltılmalı” uyarısında bulundu.
Salgınla başa çıkmak için sürecin şeffaf, güvenilir, bilimsel ve toplumsal mutabakatı sağlayan geniş bir katılımla yönetilmesi gerektiğinin altını çizen Ercanlı, “Bu noktada karşımıza çıkan ilk eksiklik Bilim Kurulu ile İl Pandemi Kurullarında sağlık meslek örgütlerinin görevlendirdiği kişilere yer verilmemesidir. Salgın yönetiminde bu temsil derhal sağlanmalıdır” dedi.
“Sağlık Emekçileri Maddi ve Manevi Olarak Tükendi”
Ercanlı, pandemi ile mücadelenin olmazsa olmazlarından sağlık emekçilerinin çalışma koşullarının düzeltilmesi gerektiğine ve iş yükünün çok ağır olduğuna dikkat çekti. Ercan, “Maddi ve manevi anlamda ciddi bir tükenmişlik görülmektedir. Sağlık emekçilerinin psikolojik olarak yıpranması, verilen mücadeleyi sekteye uğratacaktır. Çalışma koşulları ve özlük hakları en kısa zamanda iyileştirilmelidir” diyerek sağlık emekçilerinde hastalık tanısının ve ölüm olgularının giderek yükseldiğine işaret etti.
Ercan, “Kişisel koruyucu malzeme temini sağlanmalı, düzenli test yapılmalı, Kovid-19 tanısı meslek hastalığı olarak kabul edilmelidir” diyerek açıklama sırasında bir eczacının da hayatını kaybettiği bilgisinin geldiğini paylaştı.
“Kamu otoritesini uyarıyoruz”
Diğer bir önemli noktanın ise canla başla çalışan sağlık emekçilerinin hedef gösterilmesi olduğunu vurgulayan Ercanlı, “Nefret diline Türk Tabipleri Birliği’nin maruz kalmasına büyük bir şaşkınlıkla şahit olduk. Hekimler başta olmak üzere tüm sağlık emekçilerini rencide eden bu söylem ve tutumu asla kabul edemeyiz. Bu hassas dönemde sağlık emekçilerini yıpratacak her türlü eylemin karşısındayız. Tüm bunların yanında sürekli hale gelen şiddet eylemlerinin de sona ermesi için gerekli adımlar atılmalı. Hem kamu otoritesini hem de yurttaşlarımızı uyarıyor, gerekenlerin bir an önce yapılmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
“Karantina verdiğim hasta ağlayarak yalvardı”
Açıklamanın ardından Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Karakoç, ağır hastaların yoğun olduğunu ve yataklı servislerde ciddi sıkıntılar yaşandığını belirterek hükümetin salgının önüne geçecek önlemler almadığını ve halkı hastalığı yaymaya mecbur bıraktığını söyledi.
Karakoç, şu örnekle devam etti: “Poliklinik yaptığım bir gün bir marketten temaslı olan bir hasta geldi. 14 gün karantina uygulamak durumundayız ve ben bu raporu yazdığımda ağlayarak yalvardı, ‘Ne olursunuz raporumu iptal edin. 5 günden fazla rapor aldığımda işimden olacağım” dedi.
“Siz miting yaparsanız vatandaş düğün yapar”
“Evde kal” cümlesinin içi doldurulmadığı sürece emekçilerin evde kalmasının mümkün olamayacağını ifade eden Karakoç, “Bireysel sorumluluklar var ama yönetsel sorumluluklar olmadıkça bu salgında başarılı olma şansımız yok. Zorunlu olmayan yerde hizmet ve üretimi durduralım. Eğer siz miting yaparsanız vatandaş da düğün yapar. Bir açılış için binlerce insanı bir araya getirirseniz sünnet düğünlerini durduramazsınız” dedi.
“Yaşananları kamuoyuyla paylaştığımızda tehdit ediliyoruz”
Karakoç, Bahçeli’nin TTB’ye dönük nefret söyleminin hiçbir demokratik ülkede yaşanmayacağını belirterek “Fransa ve Almanya’da Tabipler Birliği, Sağlık Bakanlıklarını süreci iyi yönetmediği için dava edebiliyorlar. Biz ise alanda tespit ettiklerimizi kamuoyuna duyurduğumuzda hedef gösteriliyoruz, tehdit ediliyoruz. Toplum yapısal bir şiddet sarmalı içerisinde ve bunun sonucunda da cezasızlıkla beraber sağlık alanında şiddet de artıyor. Ayvalık’ta sağlık çalışanlarına yönelik saldırıda ve bıçaklı yaralamada saldırgan bir gün gözaltında yatıp çıktı. Yine Keçiören’de bir linç girişimi oldu ve hastanenin güvenlik güçleri sağlık çalışanlarına bariyer oldu. Vali ise ‘hasta yakınları ile sağlık çalışanları arasında bir tartışma yaşandı’ diye basitleştirdi. Orada sağlık çalışanları kendini güvenli alana kapatmasaydı çok başka görüntüler olabilirdi” diye konuştu.
“İlaçlarla hastaları baş başa bırakıyoruz”
Ankara Diş Hekimleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Özsoy, filyasyonda hastalara verilen ilaçların bazılarının hastane kontrolünde verilmesi gerektiğini belirtti, “Biz ise hastaları tek başına bu ilaçlarla evde bırakıyoruz. Bu ilaçların neye göre verildiği, kim tarafından reçete edildiği hali hazırda belli değil” dedi.
“Pandemi çocuk oyuncağı değil”
Ankara Veteriner Hekimleri Yönetim Kurulu Odası Başkanı Hüseyin Tanrıverdi, ekonomik kaygılarla esnetilen karantinanın salgını bu noktaya getirdiğini ifade ederek, “Böyle devam ederse salgın çok ağır seyredecek. Bu iş çocuk oyuncağı değil. Mart ayında eşyaların yüzeyini deterjanla yıkayan bireylere bu rahatlık ve yalancı güven hissi verilirse yatlarda da eğlence olur, düğünlerde de halay çekilir. Pozitif bir kişi bile kaldığı takdirde pandeminin önünü alamazsınız. Biz geçen yıl ekim ayında pandemi uyarısı yaptık, bakanlıktan görüşme istedik bize dönemediler dahi” diyerek zoonoz hastalıkların hayatın bir parçası olacağını ve virüslerle yaşamaya hazırlıklı ve tedbirli olunması gerektiğini söyledi.
Tanrıverdi, “Mart ayında 21 günlük karantinayı sıkı uygulasalardı salgını çok rahat atlatacaktık ama sesimizi bir türlü duyuramadık. Bakanlık da hükümet de görmezlikten geliyor” diyerek filyasyon ekiplerine bu konuda tecrübe sahibi olan meslek çalışanlarının dahil edilmemesini eleştirdi.