EmekGüncel

RÖPORTAJ | Polonez’de Direniş Sürüyor: “Bu direnişler bizi refaha kavuşturacak”

19 Temmuz’dan beri direnişte olan Polonez işçiler direnişlerinin 100 gününü geride bıraktı. İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez’de Tekgıda-İş’e üye olmalarıyla işten çıkarılan 135 işçinin fabrika önünde başlattıkları direniş sürüyor.

Polonez’de ilk etapta sendikalaşan işçilerin 13’ü işten çıkarıldı. Polonez işçileri, işten atılan arkadaşlarının geri alınması talebiyle üretimi durdurunca patron işçileri zorunlu izne çıkardı. İzne çıkarılan işçiler, ‘Emekleri için teşekkür edilen’ bir mesaj alarak işten çıkarıldıklarını öğrendi. Polonez patronu işçileri Kod 46’dan çıkardı.

İşçileri, “Hırsızlık veya sırları ifşa etmeyi; işverenin güvenini kötüye kullanmayı, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunmayı” kapsayan bu koda göre işten çıkaran Polonez patronu, böylece büyük kısmı fabrikada 10 yılı dolduran işçilere kıdem ve ihbar tazminatı ödemekten de kurtuldu!

Biz de Özgür Gelecek gazetesi olarak süreci Tek Gıda-İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Yunus Durdu ile konuştuk.

-Direniş nasıl gidiyor? Neler yaşanıyor direniş alanında? En son bir görüşme talebi yapıldı Bakanlıktan ve Ankara yürüyüşünüzü şimdilik ertelediniz…

-Direniş şu an bugün yüzüncü gününde Polonez direnişi. Aynı ilk günkü inanç ve kararlılıkla devam ediyor. Bizim burada çeşitli işverenin içerden gönderdiği adamlarla çeşitli bilgiler getirip götürenlerle, “tazminatlarınızı ödeyelim, buradan ayrılın gidin” deme olayları var. Bunun dışında biz zaten en son sürece geldiğimizde yaşananların hepsini sizler de biliyorsunuz yani burada neler yaşandı, ne oldu. Burada Polonez işçileri sadece sendikalaştıkları için işten atıldılar. İşçiler, insanca yaşayabilmek ve iş yerinde sendikalı bir şekilde çalışmak için direnişte. 146 arkadaşımız işbaşı yapmadan bu mücadeleyi Tek Gıda İş Sendikası ve Polenez işçileri bitirmeyecek.

“İşçiler, anayasal haklar alıncaya kadar, sendikalı oluncaya kadar bu mücadeleyi devam ettirecek”

Burada bugün 100. gündeyiz. Geçtiğimiz günlerde biz direnişlerdeki sendikalarla ve işyerlerindeki arkadaşlarla yaptığımız görüşmelerde, “Anayasal Hak Yürüyüşü” adı altında bir yürüyüş organize ettik. Bununla ilgili sendikalarımıza davetler gönderdik. Bununla ilgili destek veren sendikalarımız oldu. Özellikle işte As Plastik, Rondo, Mersen, Tarkett direnişindeki arkadaşlarımızı bu konuya davet ettik.

Direniştekilerin bu konuya olumlu baktıkları ancak bununla ilgili sendikalarıyla görüştükten sonra bize döneceklerini söylemişlerdi. Onların da birçoğu kendi içinde bunu konuşurken biz yaptığımız açıklamada direkt akşamüzeri bu konuya bir karşılık bulduk.

Türk-İş Genel Başkanı’nın bu yürüyüşle ilgili Çalışma Bakanlığı’yla bir görüşme sağlayacak. Bu görüşmeye de 7-8 kişilik işçiden oluşan bir komisyonla, sendikanın genel başkanı ve Türk-İş Başkanı’yla bir görüşme gerçekleşecek. Eğer bu görüşmenin arkasında herhangi olumsuz bir şey olursa bu yürüyüşü tabii ki biz ileri bir tarihte yapacağımızı açıkladık. Şu anda o noktadayız. Bu görüşmelerin önümüzdeki hafta olacağı inancıyla bu yürüyüşümüzü bir hafta, on gün ertelemiş durumdayız.

Ama şunu söylüyorum, bununla ilgili Tek Gıda-İş Sendikası ve Polonez işçileri hiçbir şekilde direnişi kazanmaya giden bir yolda her ne olursa olsun müzakerelerin hepsine açığız ama geri kalan noktada yapmamız gereken ne varsa bunu da gözümüz kapalı bir şekilde yaparız. Yani bunlar da yürüyüştür, bunlar da başka bir şeydir.

Kesinlikle Türkiye’de çalışanlar, işçiler, anayasal haklar alıncaya kadar, sendikalı oluncaya kadar bu mücadeleyi devam ettirecek. Polonez işçileri de bu inanç ve kararlılıkla sürecini devam ettiriyor. Bugün 100. gün. Aynı şekilde dediğim gibi birilerine göre 100. gün, bize göre ise ilk günkü gibi heyecan, kararlı ve inançlı bir şekilde mücadelemiz devam ediyor.

-Aynı zamanda boykot çalışması yürütülüyor. Çeşitli yerlerde açıklamalar yaptınız. Bunun dönüşü nasıl, etkisi nedir diye sormak istiyorum.

-Türkiye çapına yayılıyor. Bugün biz zaten bu konuyla ilgili milyonlarca sticker, el ilanı bastırdık. Bugün de kamuoyundaki derneklere, partilere, sendikalara da ihtiyaçlar olduğu dahilinde bizler dağıtıyoruz, gönderiyoruz. Eylem yerinden alabiliyor arkadaşlar. Bununla ilgili biliyorsunuz Polonez fabrikası üç aydır üretim konusunda sıkıştığı için dün de bunu basın açıklamasında da yayınladık. Gebze’deki Şekerpınar’da BİFET diye et fabrikası vardı. Eskiden ‘Gurme Sucukları’ydı buranın adı. Burada tek tırnaklı hayvan eti çıktığından, Tarım Bakanlığı bunun tespitindeydi ki mahkemeyle buranın ismini değiştirdiler. Buranın adı Yeditepe oldu. Yeditepe’de de aynı Tarım Bakanlığı’nın denetimlerinde tırnaklı hayvan etine rastlandığından bu da şu anda BİFET olarak isim değiştirdi. Şu anda Polonez sucuk fabrikası, fason olaraktan bu fabrikada üretim yaptırıyor. Biliyorsunuz bu fabrika, birincisi halk sağlığını hiçe sayıyorlar. İkincisi sendikal, işçilerin anayasal hakkını engelledikleri için biz de Tek Gıda İş Sendikası olarak bu şirket hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunacağız birkaç gün içerisinde.

Orada da 30 Ekim günü saat 12.00’de basın açıklaması yaptıktan sonra tek tırnaklı hayvan eti kullanılan bu fabrikalarda üretim yaptıran Polonez fabrikasının mallarını Migroslarda, CarrefourSA, Metrolarda gözleri kapalı satışa sunuyorlar. Bunun için de halkı da bilinçlendireceğiz bundan sonraki süreçte.

-Son olarak söylemek veya eklemek istediğiniz bir şey var sınıf dostlarınıza, sendikalara, ilerici devrimci öznelere?

-Bu mücadeleyi büyütmemiz gerekiyor. Bu mücadeleleri birleştirmemiz gerekiyor. Bu Polonez işçilerinin mücadelesi değil, Türkiye işçi sınıfının ve emekçi sınıfının mücadelesi. Bugün bu mücadeleyi tekleştirirsek hata yaparız. Zaten iktidarın ve iktidarın görevdeki kesimleri bunu sürekli tekleştirmeye çalışıyorlar.

Biz bir bütün olarak, her kesimi toplayabilirsek bu direnişlerin etrafında; biz o zaman istediklerimizi alırız. Onun için önümüz daha da karanlık. Çünkü baktığımızda bugün 17 bin lira asgari ücret alan bir işçiye işte hükümetin yetkilileri % 25 zam yaparız noktasında konuşuyorlar. Bu aslında halkın tansiyonunu ölçmek gibi bir şeydir. Buna tepki koyabilirsek çalışanların hayatını daha da kolaylaştırırız. Eğer tepkisiz kalırsak bilinsin ki bunlar %25’lerde zam yapıp bizleri açlık ve sefalete mahkûm edecekler.

Onun için ben burada konfederasyon gözetmeksizin, örgütlü veya örgütsüz bütün işçileri, çocuklarımızın geleceği noktasında birleştirmemiz gerekiyor.

Bu direnişler etrafında birleştirip Türkiye işçi sınıfının sesini tek yumruk olarak dünyanın, Türkiye’nin gündemine taşıyabilirsek ne mutlu! Onun için gündemdeki Polonez direnişine, As Plastik direnişine, Rondo, Tarkett direnişlerine sahip çıkmamız lazım. Bu direnişler bizi refaha kavuşturacak. Onun için Özgür Gelecek gazetesine de ayrıca teşekkür ediyorum.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu