İskenderun Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren İspanyol sermayeli Befesa Silvermet İskenderun Çelik Tozu Geri Dönüşümü A.Ş. işçileri, hakları için 26 Temmuz günü grev kararı aldı.
Yetki mahkemesinin üç yıl sürmesi nedeniyle işçilerin ücretleri eridi ve asgari ücret seviyesine düştü. İşçilerin talep ettiği % 82 zam oranına karşılık patronun sunduğu teklif sadece % 27.7 oldu. Bu teklif, işçileri grev silahını kullanmaya zorladı. Direniş sürecini ve çalışma koşullarını Birleşik Metal-İş Sendikası Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgın ile konuştuk.
– Merhaba, direniş öncesi süreci ve çalışma koşullarını aktarabilir misiniz?
– Bu iş yeri bize Çelik-İş’ten geldi. Burada Hak-İş’e bağlı Özçelik-İş Sendikası örgütlüydü. İşçiler kendi iradeleriyle o sendikadan istifa ettiler. Bizim sendikamıza geldiler.
2022 yılında Özçelik-İş’in itirazı oldu, mahkemesi görüldü. Yetkileri olmadığına dair yerel mahkeme karar verince, mahkeme Hatay bölgesine, buraya taşındı. Dava burada görüldü. Biz burada kesin yetkimizi aldık. 12 Şubat’ta da Toplu Sözleşme Masası’na oturduk. Bizim onlardan talebimiz 65 lira, saat ücretlerine 65 lira; 2.5 lira kıdem yılına zam ve dört ikramiye istemiştik. Burada bir prim uygulaması vardı. Altmış günü sabit, diğer altmış günü üretime dayalı performansla ilgili bir prim uygulaması vardı. Biz de dört sabit ikramiye olarak istedik. Bunun yanında sosyal haklarla ilgili taleplerimiz de vardı. Birinci toplantıda % 10 verdiler. Toplantılar ilerledikçe en son verdikleri rakam yüzde 27.7, artı kıdem yılı başına 1 lira ve ikramiye olarak da 60 günlü eski prim uygulaması gibi, 60 günlü sabit 60 günlü performansa, fabrikanın yıllık üretimine dayalı bir şekilde ödeyelim dediler.
Bizim zaten Birleşik Metal olarak hiçbir şekilde performansa dayalı bir üretim algımız yok. Dedik ki, 4 ikramiye sabit olmak zorunda, hiçbir şekilde başka türlüsünü kabul etmeyiz. Zaten teklif ettikleri ücret zammı da % 27.7, artı kıdem yılı. Bu ülkenin gerçeğini yansıtmayan bir rakam bu. Biz % 82 oranında iken onların geldiği yer % 82’nin karşılığında % 34 civarı bir rakam. Ve sosyal haklara da istediğimiz rakamların çok çok altında verdiler. Zaten sosyal hakların burada sadece adı var. Parasal olarak karşılığı çok olmayan haklar. Biz son yapılan yedinci toplantıda şöyle bir teklifle ilgili bir revizede bulunduk; Gelin dedik bu iş masada bitsin, anlaşalım. 55 lira, artı kıdem yılı çarpı, 1.5 lira artı, sosyal haklarda iyileştirme ve 4 ikramiye, sabit 4 ikramiye noktasında anlaşalım.
Anlaşmaya varamayınca da greve çıktık. Çünkü bu ülkede artık işçiler nefes alsın noktasındalar. İşçiler doysun noktasında. İktidarın da sözcülüğünü ettiği, sermayenin dillendirip de iktidarın sözcülüğünü ettiği bir durum bu. Biz emekçiler bunu hiçbir şekilde zaten kabul etmeyiz. Etmeyeceğiz de zaten.
Şimdi şunu zaten net söylüyoruz? Bu fabrikalarda kimse kimseye hayrı için çalıştırmıyor. Biz emeğimizi satıyoruz. Sattığımız emeğin de bir karşılığı olmak zorunda. Ayrıca bu fabrika metal kimya sektöründe bir fabrika. Buranın tozu, toprağı üretilen, yapılan üretimden kaynaklı kurşunu vb. insanların sağlığı açısından da çok büyük tehditler içeriyor.
‘Karşılarında işçi sınıfının gür sesi var!’
– Şu an grevde kaç kişi var ve işçilerin morali nasıl?
– İşçilerin morali iyi. İlk günkü gibi sürüyor. Bugün yedinci gün. 59 kişiyiz burada. 59 üyemiz var. İşçilerimizin greve katılımı da çok iyi, tam katılımlı. Çünkü biz bunun ölümü gösterip sıtmaya razı etmek olduğunu biliyoruz.
O yüzden de bu direniş başarıya kesinlikle ulaşacak, ulaşmak zorunda.
Çünkü üretiyorsak ve sanayinin çarkını, ülkenin çarkını biz döndürüyorsak insanca yaşamaya ve bu ülkenin yönetiminde de söz hakkımız olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor. İnsanca yaşamayı hak ettiğimizi herkesin bilmesi gerekiyor. O yüzden zaten bu direniş bu kadar güçlü.
– Patronun tavrı nasıl? Herhangi bir görüşme yapıldı mı grevin ardından?
– Patronun tavrı şuydu; Burası zaten İspanyol sermayeli bir şirket. Onların baştan beri hakkımızı vermemek gibi bir tavırları vardı. Diğer taraftan şöyle bir durum da vardı; İspanya’dan gelmişler de Türkiye’de bu fabrikayı açmışlar ya da devralmışlar vb. Her neyse sanki hepimize çok büyük iyilik yapmışlar. Dünyayı bize bağışlamışlar gibi bir tavırları vardı.
Ama şunu unutmayacaklar: Bu sömürünün uluslararası da olsa oralardan buralara gelip bu ülkelerde yarı gelişmiş-gelişmemiş bizim gibi ülkelerde bu sömürüyü yapma noktasında küresel emperyalizmin kurallarıyla oynayacaklarsa kusura bakmayacaklar! Karşılarında işçi sınıfının sesi var. İşçi sınıfının gür sesi var.
– Bölgede bir buçuk sene önce çok büyük bir deprem yaşadı. Dolayısıyla işçiler ve genel olarak deprem bölgesindeki ekonomik durum bundan çok fazla etkilenmiş durumda. Bu anlamda kamuoyuna ne demek istersiniz?
– Evet, bu bölgede deprem oldu. Ben depremin ikinci günü buradaydım, yirmi üç gün kaldım. Bu bölgede neler olduğunu, kimlerin ne kaybettiğini birebir yaşadım. İnsanlar canını, malını-mülkünü kaybetti; evini, arabasını kaybetti. Bunları tamamlamak, bunları yerine getirmek noktasında çaba harcarken, emek verirken mesela bu fabrikalarda bu şekilde çalışırken bir de işverenlerin düşük ücrete çalıştırması ile karşı karşıyayız.
Şunu net söyleyeyim ben, depremin etkisi kadar da bu fabrikalardaki çalışma şeklinin etkisi var. İnsanlar daha hayatını kuramamışken, hayat kurmak için verdiği mücadelede elindeki, avucundaki de alınıyor bu bölgelerde.
Buradaki ücretler, ben size net söyleyeyim, 14 yıllık işçi, burada 22-23 bin lira ücret alıyor. Ve bu bölgede deprem sonrası kiralar 3.000-4.000 lirayken şu an 13.000 lira, 15.000 lira, 17.000 lira. Ve insanlara şunu söylüyorsunuz, 14 yıl kıdemli işçiye -14’ü söylememin sebebi de şu, bu fabrika 2009’da devir alınmış. En yüksek kıdemli olan 14 yıllık, o yüzden söylüyorum onu- 22-23 bin lira ücret vereceksiniz. 13-15 bin lira, 17 bin lira kira ödeyecek. Ondan sonra da diyeceksiniz ki “hadi yaşayın”.
Buradaki yaşanan durum bu. Yokluğun üstüne yokluk geliyor burada. O yüzden birbirimize omuz veriyoruz, birarada duruyoruz, birbirimizi sırtlıyoruz. Kesinlikle bu grev başarıya ulaşacağız. Bedeli ne olursa olsun başarıya ulaşacak.
– Son bir çağrınız var?
– Bölgeden sağolsunlar emek dostları geliyor, gidiyor. Her yerden ulaşıyorlar. O anlamda bu bölge biraz duyarlı. Yalnız bırakmıyorlar. Buradan çağırımız şu: Burası deprem görmüş, hayatları mahvolmuş, yıkılmış. Yeniden kurulmaya çalışılıyor. Bu hayat kurma çabasının, bu mücadelenin, bu yaşam kavgasının içerisinde bir de sermayenin düşük ücretle çalıştırmak gibi bir saldırısı var. Buna karşı herkesin bizlere destek olması noktasında çağrımız var.