Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şubesi Cezaevleri Komisyonu, geçtiğimiz hafta Elazığ, Malatya, Erzincan, Diyarbakır, Erzurum ve Bayburt’ta bulunan hapishaneleri ziyaret ederek, tutsaklarla yaşadıkları sorunlara dair görüştü.
Tutsaklarla yapılan görüşmede, sosyal aktivitelerin kısıtlanması, Kürtçeye yönelik yasaklar ve kötü muamele gibi hak ihlalleri gündeme geldi. Komisyon üyelerinden Avukat Şemdin Şahin, yaptıkları görüşmelere dair konuştu.
Hapishanelerin sık sık ihlallerle gündeme geldiğine dikkati çeken Av. Şahin, çeşitli ihlallerle tutsakların hapishanelerde tecrit edilmek istendiğini ifade etti. Hak ihlallerinin yoğun yaşandığı cezaevlerinin başında gelen Diyarbakır 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’ndeki son duruma değinen Şahin, burada işkenceye varan uygulamaların olduğunu kaydetti. Şahin, 25 Mart’ta yaşanan olayı şu şekilde aktardı: “Bir mahpus hastane dönüşü sırasında ‘karantina’ adı altında tecrit ediliyor. Karantina odasına geçen mahpusun eşyaları X-RAY cihazından geçirilmek isteniyor. Tutuklunun bu durumu hukuki olmadığını dile getirmesi sonrası baş gardiyanın fiziki şiddetine maruz kalıyor. Tutuklu darp raporu almak için idareye dilekçe veriyor. Ancak dilekçeye rağmen tutuklu hastaneye götürülmüyor.”
Askeri düzen
Olaydan sonra baş gardiyan ile 10 gardiyanın siyasi tutsakların bulunduğu odaya girerek, 3 tutsağı yerlerde sürüklediği ve farklı bir odaya götürüldüğünü aktaran Şahin, “Baş gardiyan, ‘Ben istediğime istediğim şeyi yaparım, bana kimse bir şey yapamaz, istediğiniz yere başvurabilirsiniz’ gibi tehditler savuruyor. Yine gardiyanlar odalara girdiğinde tutuklulara askeri nizam dayatmasında bulunuyor” bilgisini paylaştı. Tutukluların, aralarda boşluk kalacak şekilde farklı odalara alındıklarını aktaran Şahin, gardiyanların bu duruma “Genelge Ankara’dan geldi” gerekçesi gösterdiğini kaydetti.
Kürtçeye yasak
Gardiyanların, 21 Mart Newroz sabahında Kürtçe şarkı söyleyen tutsakları “yasak” şeklinde uyardıklarını ifade eden Şahin, tutukluların ayrıca fiziki şiddet ve disiplin cezalarıyla tehdit edildiğini aktardı. Şahin, “Bu durum devletin Kürtçe konusundaki zihniyetinin hiç değişmediğini bize gösteriyor. Her ne kadar TRT 6 gibi bir kanal var olsa da bu kanalın sadece kendileri için bir propaganda aracı olarak kullanıldığını görüyoruz. Kürtçeyi yasaklama hakkını kendilerinde görmelerinin temelinde Esat Oktay Yıldıran pratiği kendini gösteriyor. Bununla, ‘Benim çizdiğim sınarlar içerisinde özgürsün ve benim belirlemelerime göre Kürtçe konuşursun’ mesajı verilmek isteniyor” diye belirtti.
Cezasızlık politikası
Hapishanede yaşanan hak ihlallerine dair hazırladıkları raporu gerekli mercilere ilettiklerini ve suç duyurusunda bulunduklarını ifade eden Şahin, şunları söyledi: “Ancak herhangi bir dönüş ya da bir cevap verilmiyor. Bu durum sorumluların korunması anlamına geliyor. Böylece gardiyanlar da bundan güç alarak işkence ve hak ihlallerine devam ediyor. Sokak ortasında öldürülen Kürt çocuklarının failleri nasıl cezasızlıkla ödüllendiriyorsa, devlet cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı da aynı cezasızlık politikasını sürdürüyor. Her ne olursa olsun işkencede zaman aşımı diye bir şey olmaz. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dair çalışmalarımıza devam edeceğiz. Elbet bir gün bu dosyalar raflardan inecek.” (Kaynak: Mezopotamya Ajansı)