“Onlar kendi tekniklerine güvenerek geldiler, topraklarımıza saldırdılar. (…) Bu dağlar bizimdir. Bunu bu askerler de biliyor. Onlar bu dağlarda nasıl yürüyecekler ki. Askerler geride duruyor, korucular geliyor öne. (…)
Bu dağlar onların değil ki, onun için yürüyemezler, düşerler. Onlar tepedeler, bu doğrudur. Ama biz de yanlarındayız. Her bir ağaç, her bir taş arkası bizim mevziimiz, bizim yerimizdir.”
Rüstem Cudi, şehit düşmeden önce Cenga Heftenîn’i bu sözlerle anlatıyordu yoldaşlarına. 1992’de Irak Kürdistanı’nda KDP-YNK işbirliğinde başlatılan TC operasyonlarında devlete ve işbirlikçilere teslim olmayıp uçurumdan atlayan Beritan’ın teslim alınamaz iradesinin, 2020’de yaşayan gerilla direniş çizgisinin sürdürücüsüdür Rüstem Cudi. Devletin 16 Haziran’da Heftenîn alanına yönelik başlattığı operasyonda şehit düşen 24 HPG gerillasından biri olan Rüstem Cudi, 12 Temmuz günü çatışmada yaralanır. Kendisini taşıyan yoldaşından, kendisini bırakmasını isteyen Rüstem Cudi, yoldaşı kendisi ile birlikte düşman eline geçmesin diye uçurumdan atlayarak feda eylemi gerçekleştirir.
Geriye dağların gerçek sahiplerinin kimler olduğunu anlatan bu sözleri ve baş eğmez, teslim alınmaz gerilla iradesi kalır. İşte bu irade, hala sürmesine karşın işgalci TC devletine somut kazanım getirmeyen operasyonlara mal olur.
Operasyon ağırlıklı olarak havadan yürütülüyor
TC devleti 15 Haziran’da adını “Pençe-Kartal” koyduğu ve büyük propagandalar eşliğinde başlattığı hava saldırısında Zap’a, Avaşîn’e, Xakurkê’ye, Kandil’e, Mexmûr’a ve Şengal’e bombalar yağdırmış, ancak bu kapsamlı saldırılar gerillada bir kayba yol açmadığından, devlet boşa düşmüştü. Bu saldırının ardından bu kez 16 Haziran’ı 17 Haziran’a bağlayan gece, Heftanin’e dönük kapsamlı bir operasyon başlatan devlet, buna da “Pençe-Kaplan” adını koymuş ve Temmuz ayının sonuna gelinmesine karşın bu kapsamlı operasyonu sürdürmeye devam etmektedir.
Karadan operasyon yerine keşif uçakları, kobra helikopterlerinin ağırlıkta olduğu; karadan ise obüs, top ve daha birçok çeşit silahla Heftanin’e saldıran devlet, buradaki savaşını ağırlıklı olarak havadan sürdürmekte ve çeşitli tekniklere ağırlık vererek, gerillada ciddi kayıp yaratmayı hedeflemekteydi. Bölgedeki gerilla varlığına son vererek Heftanin’e yerleşmeye çalışan devlet, 40’lı günleri geride bırakan bu operasyonda hala isteğine ulaşabilmiş değil. Çünkü gerilla bölgede Rüstem Cudi gibi teslim alınamaz bir iradeyle savaşmakta ve yeni gerilla teknikleri kullanarak bu operasyonlara karşı durmaktalar.
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Murat Karayılan’ın, Stêrk TV’ye verdiği röportajda operasyona dair bilgiler şu şekilde: “17 Haziran -17 Temmuz tarihleri arasında geçen bir aylık süreçte Heftanin’de yaşanan savaşın bilançosunu verebilirim: Şimdi bu 31 gün içerisinde, düşmana yönelik olarak arkadaşlarımız tarafından 95 eylem yapılmış. 236 Türk askeri ölmüş. 18 yaralıları tespit edilmiş ama bundan daha çok olduğu biliniyor. 6 adet kobra helikopteri darbelenmiş. Yaşanan tüm savaş boyunca 24 arkadaşımız şehit düşmüş. 1 arkadaşımız ise yaralı olarak esir düşmüştür.”
“Savaşı daimi hale çevirmek istiyoruz”
Heftanin’de yaşanan uzun süreli direnişin açığa çıkardığı önemli bir sonuç da “İradeli, cesaretli ve yetenekli bir savaşçı, profesyonel bir tarzda hareket ederse çağın tekniğini boşa çıkarabilir ve ona karşı savaşabilir.” (M. Karayılan)
Gerillanın hareket tarzı olarak yaşadığı derinleşmenin bir sonucu olarak Heftanin’de; gerilla, 90’lı yıllardakine benzer, uzun süreli operasyonlar karşısında geri çekilme taktiğine başvurmaktan ziyade bölgede kalarak yeni taktik ve yöntemler uygulamaktadır.
İşte bu TC ordusu açısından yeni bir durumdur. Heftanin’de çeşitli bölgelerde yer tutmasına karşın aynı tepelerde gerillalar da barınmakta ve orduya zayiat verdirmeye devam etmektedirler. Kuşkusuz ilk dönemlerde sık sık televizyonlardan verilen ve yoğun propaganda edilen operasyon giderek gündemden düşürülmüş, çünkü ordu istediğini elde edememiş, gerillanın bu taktik yöntemleri ile baş edememiştir. Evet, TC ordusu Heftanin’dedir, ancak Heftanin gerillası da öyle… “Bu yeni bir yöntemdir. Bu yöntemle biz savaşı daimi bir hale çevirmek istiyoruz.” (M. Karayılan)
“Her bir ağaç, her bir taş arkası bizim mevziimiz”
Heftanin’de operasyonlar devam ederken başta Avrupa olmak üzere Kürt ulusu, bulunduğu tüm ülkelerde bu operasyonlara karşı sokaklara çıkıyor ve TC devletinin işgalci ve katliamcı politikalarını protesto ediyor. AKP-MHP ırkçı bloğu kaptanlığında bölgedeki savaşı derinleştiren TC devletinin sıkıştıkça Kürt ulusal özgürlük güçlerine saldırmasına karşı gelişen bu protestolar aynı zamanda “demokrasi havarisi” emperyalist-kapitalist devletlere de çağrılar içeriyor.
TC devleti ülkede ve bölgede sıkıştıkça yeni askeri cepheler açmaya devam ediyor. Son olarak 13 Temmuz’da Cudi’ye “Yıldırım-1” ismini verdikleri bir operasyon başlatan devlet, buradan da istediği sonucu alamaz ve bir-iki gün içerisinde bu operasyona son verir. Ona bu operasyona son verdirten güç, gerillanın direnişidir kuşkusuz.
Ancak unutulmamalıdır ki, TC devleti halkın cebinden çaldıklarını kendi çıkarları için olduğu kadar silah pazarını canlı tutmak için de kullanıyor. Ve şu an kendilerini temel olarak ayakta tutan, motive eden Kürt düşmanlığı üzerinden nefes alabiliyorlar. Dolayısıyla Kürt ulusunun tüm kazanımlarına dönük nefretine ve savaşına devam etmekte kararlı olacaktır. Fırat suyunun debisini düşürerek Mexmur Kampı, Şengal ve birçok Kürt bölgesine giden suyu azaltması da, buralara dönük cepte hazır tuttuğu operasyonlar da buradan beslenmektedir.
Rüstem Cudi’nin de son konuşmasında söylediği gibi “Onlar tepedeler, bu doğrudur. Ama biz de yanlarındayız. Her bir ağaç, her bir taş arkası bizim mevziimiz, bizim yerimizdir.”