H.Merkezi: Bakanlık, Mahmut Öner (74), Mevlüt Dağtaş (64), Abdulhamit Dağtaş (63), Fikri Demirbaş (53) ve annesi Zeynep Demirbaş’ın (76) yaşamını yitirdiği kazada, ölen araç sürücüsü Fikri Demirbaş’ın ailesinden zırhlı araçta meydana gelen maddi hasar nedeniyle “uğradığı zararın” tazmini karşılığında 250 bin Euro tazminat talep etti.
Aileye ihtarneme gönderildi
İçişleri Bakanlığı tazminat istemine, kazanın meydana gelmesinden sonra Lice İlçe Jandarma Karakolu tarafından, kazanın sivil aracın sürücüsü Fikri Demirbaş’ın “şerit ihlali yapması sonucu” meydana geldiği, araç sürücüsü Demirbaş’ın asli, zırhlı aracın sürücüsünün tali kusurlu olduğu yönünde olay yeri inceleme tutanağı tutmasına dayanak yaptı. Bakanlık, kazada uğradığı zararın tazminin edilmesi için olayda yaşamını yitiren aracın sürücüsü Fikri Demirbaş’ın varislerine 250 bin euronun ödenmesi için ihtarname gönderdi.
Kazada hasar gören zırhlı aracın toplam maliyetini 350 bin Euro olarak hesaplayan Bakanlık, araçtan geriye kalan sovdaj bedeli olarak 100 bin TL tutuğunu, aracın pert olmasından kaynaklı meydana gelen zarar karşılığında Demirbaş ailesine 250 bin Euro borç çıkarttı. Bakanlık, 250 bin Euro’nun kazanın olduğu tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte bankaya yatırılmasını istedi. Bakanlık, 659 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin “İdarenin adli yargıda dava açmadan veya icra takibi başlatmadan önce karşı tarafı sulha davet etmesi esastır” hükmünü hatırlatarak gönderdiği ihtarnamede, ihtarnamenin ailenin eline geçtiği andan itibaren 30 gün içinde paranın ödenmesini istedi. Bakanlık, yasal faizi ile birlikte istenilen tazminatın yatırılmaması durumunda, yargı yoluna gideceği ihtarında bulundu.
‘Delillerin eksik toplandığı kuşkusu yaratıyor’
Demirbaş ailesinin avukatı Velat Bozhan, kazanın karışan taraflarından birinin jandarma olması ve olay yeri tutanağının yine jandarma ekipleri tarafından düzenlenmiş olması ve kendilerinin de olay yeri inceleme sırasında orada olmamalarının “delillerin eksik toplandığı yönünde kendilerini kuşkulandırdığı” belirtti. Bozhan, “Normalde, jandarma bölgesinde olduğu için jandarma tarafından tutanak tutulması zorunludur. Lakin iki tarafın aynı olması, bizim de olay yerinde olmamamız delillerin eksik toplandığı yönünde bir kuşku, şüphe yaratıyor” ifadesini kullandı.
Olay yeri inceleme tutanağının tutulması sırasında olay yerinde olmadıklarından dolayı olay yerindeki delillerin toplanması için Lice Asliye Hukuk Mahkemesinde delil tespiti ve olay yeri keşfi için talepte bulunduklarını söyleyen Bozhan, talebin yerine getirilmesi sonrası olayın biraz daha netleştiğini kaydetti. Bozhan, “Şerit ihlalinin olduğu tespit edildi. Gidişe göre sağ tarafta olan zırhlı aracın sol şerit üzerinde lastik izleri tespit edildi. Buna ilişkin rapor savcılık dosyası içerisine konuldu” diye konuştu.
‘Kabul edilebilir bir husus değildir’
Bozhan, olayın nasıl geliştiğine dair civardaki karakol, güvenlik noktaları ve zırhlı aracın kamera görüntülerini adli makamlardan talep ettiklerini; ancak, civardaki güvenlik noktaları ve karakollarda kamera kayıtları bulunmadığı zırhlı aracın kamerasının bozuk olduğu ve araç kamerasında görüntü bulunmadığının kendilerine bildirildiğini ifade etti.
Jandarma tarafından tutulan tutanağın net olmadığını kaydeden Bozhan, “Bu yöndeki itirazlarımız sonucu dosya, İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderildi. Araştırmanın eksik yapıldığı aşikârdır. Şu anda olayda beklenen İstanbul Adli Tıp Kurumunun kesin, kati raporunun gelmesidir. Henüz rapor tanzim edilmediği için kimin kusurlu, kimin kusurlu olmadığı kanaatimizce netleşmemiştir. Bu konuda Bakanlıkça istenen ödeneğin yersiz olduğu kanaatindeyiz. Çünkü konuya ilişkin henüz kesinleşen bir durum yok. İlk raporlar üzerinden bedel istenemez. Bu tarafsızca kabul edilebilir bir husus değildir. Gerekli itirazları yapıyoruz. Olayda kamera görüntülerinin bulunmaması bir eksikliktir. Bölgenin güvenlik bölgesi olması nedeniyle kamera görüntülerine ulaşılabileceği kanaatindeyiz. Ancak şu ana kadar dosyaya sirayet eden görüntüler henüz bulunamadı. Bunun için savcılıktan yeniden araştırma talep edeceğiz” şeklinde konuştu.
‘Suçu ağabeyime yıktılar’
Olayda ağabeyi Fikri ve annesi Zeynep Demirbaş’ı yitiren Yaşar Demirbaş, olayda yaşamını yitiren 5 kişinin de akraba olduğunu, bir önceki gün bir askeri aracın karıştığı ve ölen 2 sivilin taziyesinden geldikleri sırada kendilerinin de zırhlı aracın altında kaldığını ifade etti. Olayı duyduklarında, yaşadıkları acıdan dolayı ne yapacaklarını bilmediklerini belirten Demirbaş, “Birkaç gün yastaydık. Bir şey yapamadık. Suçu ağabeyimin üzerine yıktılar” ifadesini kullandı.
Kazanın bir tarafının jandarma olduğunu, olay yeri incelemesinin de jandarma tarafından hazırlandığını bundan dolayı hazırlanan olay yeri inceleme raporunun tarafsız olamayacağına dair kuşkularını dile getiren Demirbaş, şöyle konuştu: “Raporu düzenleyen zaten Jandarmadır. Her şey devlet tarafından yapılan bir senaryodur. Başka bir şey yok yani. Şu an, o acının üstüne bir de benim yengem, yeğenlerim 8-9 nüfustur. Durumları zaten yok. Yeğenlerim çalışmıyor doğru dürüst. Onun üstüne bizden 250 bin Euro talep ediliyor. Şaşırıyoruz yani. Biz suçlu değiliz, ama bize böyle bir ceza gönderildi. Mağduruz. Yeğenlerim de, yengem de yani ne yapacağımızı bilmiyoruz. Devlet yetkililerinden bu olayın aydınlatılmasını istiyoruz. Devletin bunun üzerinde durmasını istiyoruz. Biz Demirbaş ailesi olarak sesimizin duyulmasını istiyoruz.”
‘5 güvenlik kamerası var ama görüntü yok’
Kazaya neden olan ejder tipi zırhlı aracın 5 güvenlik kamerasının bulunduğunu, ancak kamera görüntülerini talep ederken, aracın güvenlik kameralarının “arızalandığının” olaya ilişkin görüntü bulunmadığı yönünde kendilerine bildirimde bulunulduğunu işaret eden Demirbaş, şunları söyledi: “5 tane güvenlik kamerası var, illa ki çevrede karakol da var. İsteseler Hezan tarafından görüntüyü bulabilirler. Bir an önce olaya ilişkin görüntü kayıtlarının bulunmasını istiyoruz. Görüntü kayıtları bulunursa her şey belli olur. Görüntü kayıtlarının bulunmaması kötü niyetlidir. Delilleri karartmadır.”
‘Olayın bütün yükünü üzerimize yıktılar’
Olayda, ağabeyi ve annesini kaybettiğine dikkat çeken Demirbaş, şunları dile getirdi: “Ağabeyim gitti, arkasında kaç tane yetim bıraktı yani zor ha gerçekten zor. Yani bunun sonuçlanmasını istiyoruz. Sadece bu görüntülerin ortaya çıkmasını istiyoruz, başka bir şey istemiyoruz. Biz devletten para veya başka bir şey talep etmiyoruz. Sadece bu acılarımızı kapatsınlar, ilgili yerlere gereken cezalar verilsin. O insanlar şu anda dışarıdalar. Hepsi serbest, hiçbir tutuklu yok. Bütün suçu benim ağabeyimin üzerine yıkmışlar. Bizim elimiz kolumuz bağlı hiçbir şey yapamıyoruz. İçimiz kanıyor bizim gerçekten. Arkasında bu kadar çocuk bıraktı, iş-güç yok hepsi daha çocuk bunların. Şu an aile mağdur. Anlamıyoruz, devletin bize karşı bir şey, yani olayın bütün yükünü bizim üzerimize yıkması gerçekten kötü. Benim abimin bir yasa gidip gelmesidir başka bir şey yok. Bütün suçu abime yıkmaları çok yanlış. Buradan devlet yetkililerine sesleniyoruz: Bizi duyun! Gerçekten bizi duyun artık. Çok acı çekiyoruz. O kaza anını görseniz var ya, hunharca ya bildiğiniz ezmişler. 5 insanı var ya. İnsanlık dışı.”
‘Kazanın sorumlusu onlar şikayetçi yine onlar’
Yaşananları tepki gösteren Fikri Demirbaş’ın eşi Halime Demirbaş, tepkilerini şöyle dile getirdi: “Zırhlı araç 5 kişinin içinde olduğu araca çarpmış. Bunlar insan değiller. Kazanın sorumlusu onlar, şikayetçi olan yine onlar. Ben de şikayetçiyim. Yeter. Zulmediyorlar, üzerimize çok geliyorlar. Allah var, Allah da biliyor. Kiracıyım. 9-10 kişinin sorumluluğu bende. Gücüm yok. Kocam yok. Buradan yasa gittiler oradan dönüşte zırhlı araç tarafından ezildiler. Görüntüler nerede ortaya çıkarılsın. Artık yeter. Ne diyeceğimi de bilemiyorum artık gücün yok. Yeter.”
Kızı: Kürdüz diye zulmü hak etmiyoruz
Demirbaş’ın kızı Zeynep Demirbaş ise, kazada babasıyla birlikte 5 kişiyi yitirdiklerini hatırlatarak, “Zırhlı aracın kamera kayıtlarının olmadığını ve birinci dereceden suçlu babamı gösteriyorlar. Yetkililer sesimizi duysun, bize kulak versin biz iki yıldır babamızın yokluğunu yaşıyoruz. Ben ve ailemle daha fazla uğraşılmasını istemiyorum. Gereken neyse yapılmasını rica ediyorum. Bize açılan 250 bin Euro’luk davanın kaldırılmasını ve olay anında olan zırhlı aracın kamera kaydının gün yüzüne çıkarılmasını istiyoruz. Bunu yapanlar cezasız kalmamalı. Kürdüz diye bu zulmü hak etmiyoruz” dedi.