Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi (İLEF) Gazetecilik Bölümü, Maraş merkezli depremlerin ardından sosyal medyaya erişim kısıtlaması getirilmesini eleştirerek, “Deprem bölgesinde görev yapan gazetecilerin uğradığı fiili engellemeler ve sosyal medyaya getirilen bant daraltması gibi yaptırımlar, haberleşme hakkı ve özgürlüğünün engellemesine dönüşmüştür. İktidarların ve yetkililerin görevi, haberleşme hakkını engellemek değil, bu hakkı güvence altına almaktır” açıklamasını yaptı.
Ankara Üniversitesi İLEF Gazetecilik Bölümü’nün “Haber alma hakkı ve ifade özgürlüğü engellenmemeli, gazeteciler sorumluluklarını yerine getirmelidir” başlıklı açıklamasında şöyle denildi:
“Deprem acılarının ortasında meydana gelen kimi gelişmeleri kaygıyla takip ediyoruz. Ortaya çıkan kaos durumu, gazetecilerin haber üretim süreçlerini pek çok açıdan olumsuz etkilemiş ve sonuç olarak gerçek sorunlar ve sorumlular hakkında yürütülecek kamusal tartışmaların ortaya çıkmasını zedelemiştir. Deprem bölgesinde görev yapan gazetecilerin uğradığı fiili engellemeler ve sosyal medyaya getirilen bant daraltması gibi yaptırımlar, haberleşme hakkı ve özgürlüğünün engellemesine dönüşmüştür. İktidarların ve yetkililerin görevi, haberleşme hakkını engellemek değil, bu hakkı güvence altına almaktır.
Gazetecilik mesleğinin temelinde yer alan kamusal yarar üretme ilkesinin geleneksel medyanın sahiplik yapısı ve siyasal otoriterleşme nedeniyle oldukça gerilemiş olduğu, bilinen bir gerçektir. Tüm bu koşullara rağmen gazetecilik mesleğinin hakkını veren ve bölgedeki insanların sesini kamuoyuna duyuran gazetecilerin varlığı da umut vericidir. Öte yandan, kimi gazetecilerin deprem bölgesinin ve yıkıma uğramış insanların bilgisini kamuoyuna ulaştırma görevlerini yerine getirmekten bilinçli olarak ya da editoryal baskılar sonucu uzak durduğunu da gözlemliyoruz. Hangi kurumda çalışıyor olursa olsun gazetecinin görevi, kamu yararını en üstte tutmak ve gazeteciliğin her türlü siyasi ve ticari çıkardan bağımsızlığını korumaktır. Süreçlerin gerçek resmi ancak böyle ortaya çıkabilir.
Bu durum, deprem koşullarında doğru bilgiye erişme ve kamu yararını tüm kişisel ve kurumsal kaygıların üstünde tutarak haber yapma işini titizlikle yerine getirecek gazeteciler yetiştirmenin ne kadar elzem bir toplumsal ihtiyaç olduğunu bir kez daha göstermiştir. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü olarak, haberleşmenin güvence altına alınması ve gazetecilere yönelen şiddetin engellenmesi gereğini bir kez daha vurguluyor ve gazetecileri mesleklerinin asli amaçlarına uygun davranmaya çağırıyoruz.”