Faşist iktidar kliklerinin her türlü açık saldırgan girişimleri özellikle Türkiye ve Kürdistan’ında DEM Parti’nin sahiplenilmesine engel olamadı.
Seçimler, beklenti ve buna uygun siyaset izleme anlayışı farklı ideolojik argümanlar ile tartışılabilinir. Konumuz bu yaklaşımdan bağımsız olmamakla beraber esasta kayyum yaklaşımını, bir ulusun irade gaspına karşı haklı ve meşru duruşunu öne çıkarmak, an itibari ile esas hale gelmiştir.
Zira demokratik kazanımların korunması, büyütülmesi ve bilince çıkarılması gereken önemli bir yaklaşımdır. Bugün bu demokratik kazanım ve sahiplenmeye yönelik çok kapsamlı saldırılar yaşanmaktadır.
Geçmiş seçim döneminde onlarca kazanılmış belediye yine faşist iktidar klikleri tarafından Kayyum atanarak gasp edilmişti. Esasen gasp edilen sadece kazanılmış belediyeler değil, bir ulusun iradesinin arsızca yok sayılmasıdır.
Daha önce seçilmiş milletvekili ve eş başkanlar siyasetçi ve gazeteciler keza aynı mantık ve siyasi yaklaşımlar ile esir alınmışlardı. Faşist iktidar kliğinin açıktan verdiği mesaj ‘ben istediğimde bu iradeyi yok sayarımdır.’
Elindeki tüm devlet olanaklarını ve satılmış basını kullanması bunun açık örneğidir. Son dönemlerde gerilla eylemleri karşısında sendeleyen devlet ve iktidar erki, Karayılan’ın hava üstünlüğü müjdesinin ardından iyice köşeye sıkışmıştır. Bir taraftan Irak eksenli geliştirilmek istenilen işgal hazırlıklarının umdukları gibi gitmediği gibi gerilla karşısında aldıkları başarısız operasyonlar, mevcut iktidarı içeride daha da saldırganlaştırmasını beraberinde getirmiştir.
Sarsılan devlet erki karşısında umudu gelişen bir halk iradesine dönüşmeye başlamıştır. Bu dönüşüme ve halk iradesine karşı bugün çok daha pervasızca saldırmalarındaki ana noktalardan biri de budur. Bunun yanı sıra ekonomik çöküş, kültürel yozlaşma, siyasette teşhir olmuşluk gibi önemli noktalardaki savrulma mevcut iktidara ciddi kan kaybettirmektedir.
Milliyetçi ve dini argümanlar ile kendine bağımlı kesimin bu teşhir olmuş halini gizlemek adına ırkçı, ayrımcı, savaş ve şiddet argümanlarını sık sık piyasaya sürmesi ve bu aracı kullanması aslında bitmişliğin gizlenmeye çalışılmasıdır. Tüm bu bitmişliği gizleme argümanlarını Kürtleri ve Kürt kazanımlarını hedef haline getirerek yapmayı kendilerine can simidi olarak kullanmaktadırlar.
İşte böylesi bir ortam içinde Mart 2024 yerel seçimlerine girildi. Başından beri her türlü hile, entrika ve oyunları Kürt seçmeni ve adayları üzerinden piyasaya sürdüler. Taşıma seçmenleri hatta o illerde oturmayan yüzlerce ‘seçmeni’ kritik seçim alanlarına getirdiler. Şırnak, Uludere, Bitlis gibi…Hilvan tekrar DEM partinin elinden alınmak üzere hukuki süreç başlatıldı.
Bunca saldırıya rağmen elde edilen Kürt iradesini bastıramamanın kudurmuş halini yaşamaktadırlar.
Wan’da İrade gaspını başarırlarsa sırada diğer il ve ilçelere gelecek
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’nin açıklaması ile DEM Parti Wan Büyük Şehir belediye eş başkanı Abdullah Zeydan’ın memnu (seçme ve seçilme) hakkının Wan il seçim kurulu tarafından alınarak AKP’li Abdulahat Arvas’a verildiği duyuruldu.
Tamamen hukuk kurallarının dünyanın gözüne baka baka çiğnenerek yapılan bir irade gaspıdır. Wan’ın ilk hedef olarak seçilmesi tesadüfü değildir.
Wan büyük Şehir belediye başkanı Zeydan’ı yüzde 55,48 ile seçmiş ve yanı sıra tüm ilçeleri DEM Parti’nin kazanımıyla sonuçlandırmıştır. En yakın adaya iki kat fark atan bir iradeden bas ediyoruz.
Bu yüksek irade bildirimi ve sahiplenmeyi kabullenemeyen iktidar, yine bu en yüksek iradeyi kırarak yeni kayyumlara kapı aralamak istemektedir. Bu anlamda Wan’ın iradesini korumak, faşist kliğin sonraki adımlarının gelmesini engellemek adına önemlidir.
Bu pratik engelleme sadece Wan halkının sorumluluğuna bırakılamaz. Yurt dışı dahil tüm sokaklar bu meşru olmayan irade gaspını protesto ederek teşhir etmek zorundadır. Mevcut hukuksuzluk ve gasp açıklamasının ardından Wan halkı iradesine sahip çıkmak için sokakları doldurdu. Polis ve askerin tüm saldırılarına rağmen sahiplenme sürüyor.
Gözaltı ve devlet şiddeti her halükarda devreye sokulacak. Milletvekili, eş belediye başkanı Zeydan ve birçok siyasi yine şiddete ve tutuklanmaya açık hale getirecektir. Ama bu irade ve kayyum siyaseti bu kez hayat bulmaması önemli bir momenttir.
Bu aynı zamanda sözde sosyal demokrat ve Kemalist CHP açısından da bir sınavdır.
Hırpalanmış, hapishanelere tıkılmış, katledilmesi meşru görülmüş Kürt halkının demokratik mücadelesinin bu ülke coğrafyasına sağlayacağı katkıya destek olması için bu irade gaspına karşı yüksek sesle destek olmak zorunluluğu Türkiyeli demokrat, aydın, ilerici ve sanatçıların görevidir.
Bu seçim ile kaybettiği mevziler ile tökezleyen mevcut iktidarı daha fazla silkelemek için her zamankinden daha fazla enerjiyle yüklenmek gerekiyor. Wan’ın irade gaspını tersine çevirmek bu enerjiyi pozitif bir noktaya çeker.
O zaman yüklenelim kazanımlar yakındır…