Dünya

Almanya Kassel Valisi Cinayetinin Anatomisi

Kassel Valisi Walter Lübcke’nin ardından, koro halinde “Timsah gözyaşı” dökenler, ırkçı-faşit örgütleri besleyip büyütenlerdir.

2 Haziran 2019 tarihinde öldürülen, CDU’lu Kassel Valisi Walter Lübcke’nin katilinin, ırkçı-faşist yeraltı örgütleriyle, bağlantılı olduğu ortaya çıktı.

Hümanist bir insan olan Kassel Valisi Walter Lübcke, şehirde bulunan mültecilere yurt açılması için öncülük ederek çaba sarf etmişti.

Bu bakımdan mültecilere daha toleranslı davrandığı için, ırkçı-faşist grupların hedefinde olan bir Valiydi. Ve ırkçı grupların tüm tehditlerine karşı; “Bu değerler bu ülkenin değeridir, karşı olan Almanya’yı terk etsin” diyerek tavır almıştı.

Walter Lübeke’nin katil zanlısı olarak tutuklanan, 45 yaşında ki, Stephan Erns bilinen ve aktif bir NPD üyesi olduğu, yaptığı birçok ırkçı saldırılardan dolayı sabıkası bulunduğu, Wiesbaden savcılığı tarafından açıklanmış bulunuyor.

1993 yılında bir mülteci yurduna bombalı saldırı düzenlemekten ceza alan katil Stephan Erns, 2009 yılında da Dortmund şehrinde bir grup Neo-naziyle birlikte, 1 Mayıs gösterisine saldırı düzenlemiştir.

Ayrıca diğer önemli bir noktaysa, München eyalet yüksek mahkemesinde görülen NSU terör davasında, NSU faşist çetesine yardım ve yataklık yaptığı ortaya çıkmış ve bundan dolayı Hessen Anayasayı Koruma Teşkilatı, katili adeta koruma altına alarak, ona ait tüm bilgileri silmiştir.

Geçmiş dönemde olduğu gibi, bugün de bütün ırkçı saldırılardan sonra Timsah gözyaşı dökerek, iki yüzlü ve sahtekarca davranan egemenler, Kassel Valisi Walter Lübcke’nin ardından da koro halinde ağlamaya başladılar.

Fakat nesnel durumun önümüze koyduğu tablo ise başkadır. Çünkü; insanlığın en büyük düşmanı olan ırkçılık ve ayırımcılık emperyalist sistemin en temel politikası olarak sürekli var olmuştur.

Demokratik hak ve özgürlükler mücadelesine karşı, ırkçılık önleyici bir silah olarak kullanılmıştır. Irkçılığın güçlenmesine ön ayak olan egemen sınıflar, geçmişten günümüze kadar faşist, ırkçı parti ve örgütleri bağırlarında korudular, beslediler ve büyüttüler. Bütün ırkçı saldırılar görmezden gelinerek, adeta tolere edildiler.

Irkçı saldırılara karşı açılan davalar ya düşürüldü ya da az ve komik cezalarla geçiştirildiler.

Tamda bu konuda, 11 yıldan bu yana medyada sıkça tartışılan NSU davası tüm kanıt ve delilleriyle birlikte, vicdan ve adalet terazisinde, halen bir sonuca varmamış olmasına rağmen, mahkemenin aldığı karar; davayla ilgili kanıtların 120 yıl erişime yasaklamış bulunuyor. (Yani 2134 yılına kadar gizli kalacak.)

Bu seri cinayetlerin aniden unutturulmaya çalışılması, devletin çıkarları doğrultusunda, ırkçı ve faşist saldırılara sınırsızca verilen destekten başka bir şeyi ifade etmiyor. Tüm bu gerçekler ışığında egemenler ırkçı parti ve örgütleri her dönem can simidi olarak kullandılar/ kullanmaya devam ediyorlar.

Bunun içindir ki günümüzde ırkçı, faşist partilerin program ve söylemlerini “Popülistlik, Aşırılık” gibi tanımlamalarla açıklanarak, kitlelerin bilinçlerini bulandırmaya çalışıyorlar. Egemenlerin yaptığı bu manipülatif söylemlerle, ırkçı, faşist parti ve örgütleri ideolojik kökünden kopartarak hem içini boşaltıyorlar hem de üstünü örtüyorlar.

Yine faşist ve ırkçı saldırılar silikleştirilerek faşizmin insanlığa karşı işlediği suçları hafifletiyorlar. İşte egemenlerin ırkçılığa yaklaşımı bu gerçeklerde gizlidir.

Diğer yandan egemenlerin ezilenlere dönük, politik, ekonomik ve kültürel olarak yoğun saldırıları söz konusudur. Her gün, demokratik hak ve özgürlükler baskı altına alınmaktadır.

Politik faaliyet ve aktiviteler yürütmek adeta suç sayılmaktadır. Demokratik yasal kurumlara karşı yoğun baskılar, yasaklamalar, soruşturmalar ve tutuklamalar olağan bir duruma gelmiş bulunuyor. Yine içinde geçtiğimiz süreçte, Almanya’nın birçok iş sektöründe, binlerce çalışan işinden çıkarılma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Bu haksız uygulamalara karşı, anti-faşist, anti-emperyalist yerli ve göçmen, demokratik kurumların ortak mücadeleyi büyütme zamanıdır.

Tüm faşist-Irkçı partiler derhal kapatılsın!

Tüm anti-demokratik baskılara son!

Duisburg  Özgür Gelecek Okuru.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu