İstanbul: İşçi direnişleri bu soğukta patrondan çok kışa karşı koyar. Bunun sonu bir hesaplaşmadır. İşçi ve patronun hesaplaşması. Ezilenin, ezene karşı dirençli bir başkaldırısıdır. Emeğin sonsuz gücünün alev alev yanan bir tenekede kor bir ateşte öfkesiyle harlanıp, işlenip umuda dönüştürülür.
İşçi sınıfının okulu olan direnişler, patronla, devletle baş etmeyi öğretiyor. Son dönemlerde saldırıların arttığı/artacağı bir süreçten geçiyoruz.
Bu saldırılar temel anlamda örgütsüzlüğü dayatmaktadır. Bunun en güzel örneği iş kolu barajıdır. İşkolu barajı bizleri iradesizleştirmeye aynı zamanda devletin sömürü çarkını sürdürmesine hizmet eden anlayışın ta kendisidir.
Zeytinburnu’nda Kuzu Deri işçileri insanca şartlarda çalışmak ve haklarını almak için Deri-İş Sendikası’nda örgütlendi.
Yalnızca birlik içinde olurlarsa sorunlarını çözebileceklerini, taleplerine ulaşabileceklerini öğrenen Kuzu Deri işçileri anayasal haklarını kullanarak sendikaya üye oldular. Ancak işçilerin sendikalı olduğunu öğrenen patron, sendikayı kabul etmemek için sendika üyelerini işten çıkarmaya başladı.
İşten çıkarılan sendika üyeleri, işten çıkarmalara son verilmesi, işten çıkarılan sendika üyelerinin işe geri alınması ve Kuzu Deri’nin sendikayı tanıması için kapı önünde oturma eylemine başlamışlardı.
Biz de Kuzu Deri direnişçisini ziyaret edip direniş hakkında bilgi aldık.
– Direniş hakkında bilgi verir misiniz?
– Ben Kuzu Deri direnişçisi Mehmet Çelikdağ. Direnişte 52. günümüz oldu. Bu 52 gün içinde Zeytinburnu havzasında direnişe yoğun bir ilgi var. Biz bu desteği Deri-İş Sendikası’ndan almaktayız. Deri-İş Sendikası bizim yanımızda olduğu için Zeytinburnu havzasındaki deri işçileri de artık haklarını aramaya başladılar.
Patronun küçük oğlu bizim oradaki temsilcimizle görüşmek istedi. Bizim amacımız Zeytinburnu havzasının tümüne sendikalaştırmayı yaymak ve emeğimizin hakkını almaktır.
Sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğim. Burada tek başıma direniyorum. Biliyorum ve görüyorum ki benim arkamda gerçekten çok büyük bir güç var.
8 Şubat günü mahkemem vardı. 2. mahkemede Kuzu Deri patronu Yücel Yılmaz’ın büyük oğlu 3 tane yalancı şahit getirmişti mahkemeye. Yalancı şahitler patronun adamlarıydı. Mahkemede patronun adamların biri olan Mustafa Yılmaz konuştu, en sonunda dedi ki “Mehmet usta Kuzu Deri’de örgüt kurmuş. Örgüt kurmaya çalışıyor. Biz onu işten çıkardığımız halde fabrika önünde günlerce direniyor. Her gün 50’şer kişilik gruplarla gösteri yapıyor.” Sendikada örgütlü olmamı örgüt kurmakla bütünleştiriyorlar, işte böyle bir zihniyet karşımızda.
Sendikadan haberi yok. Ne olduğunu bilmiyorlar, biliyorlarsa da işte böyle bilmezlikten geliyorlar.
– Direniş sürecinde herhangi bir görüşmeniz oldu mu?
– Evet oldu. Deri-iş Genel Başkanı Musa Servi, bir de Genel Sekreter Hasan Uluşan önce onlar gidip konuştu. Sonra beni çağırdılar, ben de gidip konuştum. Orada barış marış resimleri çizdiler. Sonra dedi “artık biz barış ortamları sağlayacağız. Mehmet ustayı işe alacam.” Sonra bana dedi “yarın senle görüşelim.” “Tamam” dedim. Gittim bana diyor ki “mahkemeden alacağın ne varsa ben karşılarım. Sen bu direnişi bitir.”
Ekmek parası kazanıyorsan sesini çıkarma. Sana ekmek parası veriyorum yeter. Daha ne istiyorsun yani. Bizim her dediğimizi yap diyorlar.
Son olarak; ben asla direnmekten vazgeçmeyeceğim. Tuzla’da direnen işçilerden burada direndiğim süreçlerde, bu direniş yerinde çok şey öğrendim. İşçinin köle olmadığını, insan olduğunu öğrendim. Ne fazla ne az, sadece hakkım olanı istiyorum. Hakkım olanı alana kadar da direnişime devam edeceğim.
– İşkolu barajıyla ilgili ne düşünüyorsun?
– İşkolu barajı tamamen işçilerin yanında olan sendikaları yok etmek amacındadır. Bu yasayla mücadeleci sendikaları boşa çıkarmaya çalışıyorlar.