H.Merkezi: Dersim’in Nazmiye ilçesinde yapımı devam eden Pembelik barajı, onurlu bir direnişe tanıklık ediyor.
Barajın kurulmaya başlanmasıyla birlikte devrimci, demokrat, ilerici köylülerin geliştirdiği direniş Limak şirketine zor günler yaşattı.
Fiili direnişle birlikte hukuki süreci de başlatan ve “Peri Suyu Özgür Köylü Hareketi” adı altında bir araya gelen bölge halkı, yaptıkları eylemlerle toprağına, doğasına sahip çıktı. Limak şirketine kol kanat geren devletin tepki gösteren köylülere yanıtı Özel Harekâtçıların devreye sokulması, baraj bölgesinin adeta OHAL’e çevrilmesi oldu.
Barajı korumak üzere silahlı, tam teçhizatlı özel güvenlikçilerin bulunduğu bir karakol inşa eden devlet, buna rağmen köylülerin öfkesinden kurtulmadı. Barajın yapıldığı bölgeye direniş çadırı kuran köylüler, tüm baskılara rağmen mücadeleyi sürdürdü. Hatırlanacağı üzere bu mücadele çerçevesinde 26 Temmuz günü baraj şantiyesine yürünmüş köylüler şantiyeyi ateşe vermişti.
Olayın hemen arkasından devlet direniş çadırına saldırmış ve altı köylüyü gözaltına alarak tutuklamıştı. Geçtiğimiz günlerde serbest bırakılan köylülerden Özgür Köylü Hareketi temsilcisi Özkan Arslan’la son gelişmelerüzerine kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.
Ö-G: Siz yeni serbest bırakıldınız, nasıl bir tabloyla karşılaştınız?
Gece yarısı apar topar evlerimizi basıp bizi gözaltına aldılar. Şirketin talimatlarıyla yapılan bir operasyondu.
Biz gözaltına alındığımızda bile bize söylenen yukardan baskı olduğuydu. Şirket yöneticilerinin valiyle yaptı görüşmeden sonra baskılarda artış oldu. Vali bu görüşmeden sonra ne olursa olsun barajı yapacağız açıklaması yaptı. Düşünün bir iş makinesini 50 tane Özel Harekatçı getiriyor.
Festival sürecindeki yürüyüşten sonra gerçekleştirilen operasyonların ardından devlet tüm güçleri ile çadırı yıkmaya geliyorlar. Tabi orada bulunan kadınlar buna engel olmaya çalışıyorlar ama engelleyemiyorlar.
Zaten gece geliyorlar yıkmaya. Daha sonra herkes karakollara çağrılıp, işte bu yeni daha fazlasını yapacağız diye köylüler sindirilmeye çalışılıyor.
Zaten daha sonra bölgeye Özel Harekâtçılarla askerler getiriliyor. Giriş çıkışlar yasaklanıyor. Zaten çadır bölgesi yıkıldı aynı zamanda. Çevresindeki ormanlar yakıldı.
Bunun hemen ardından bizim cezaevinden çıkmamızla birlikte çadırı tekrardan kuracağımızı duyunca, çadırın etrafına kanallar yaparak çadırı adaya çevirdiler. Sonra o kanallar patlayınca bütün tarım alanları sular altında kaldı. BU bölge daha istimlak bile edilmiş durumda değil. Zaten bu süreçten sonra burası adeta OHAL bölgesi ilan edildi.
Valilikten kaymakamlığa askeriyesinden tüm devlet güçlerine rağmen tehdit altındayız. Sanki bütün güçlerini buraya sevk etmişler. Ne olursa olsun bu barajı yapacağız diyor devlet. Bizde birkaç kişi çadır bölgesine gittik. Baktık ki Özel Harekâtçılar burayı kontrol altına almışlar.
Ö-G: Buna karşı ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Bizde bu süreçten sonra burada belediyelerden demokratik kitle örgütlerine kadar Dersim halkı ile köylülerle birlikte oraya gidiceğiz, amacımız oradaki Özel Harekatçıları buradan çıkarmak.
Bu topraklar resmi olarakta köylülerin askerler dozerlerini koymuşlar almışlar oraları. Şu anda çadırın olduğu yere geçiş yok. Çadır etrafı su içinde kaldı.
Zaten şu an baraj suyunun yönünü çadıra doğru verdikleri için çadır bölgesine tam anlamıyla bir giriş yok sadece belli bir yere kadar yaklaşabiliyoruz. Ama biz yinede başka bir yerde çadır girişiminde bulunduk. Yakında çadırımızı kuracağız. Ancak bölge askeri bölge olduğu için baskılarda buna paralel artıyor.
Zaten devlet bu süreyi kullanıyor. Bölge halkı üzerinde baskı uygulayıp halkı sindiriyor. Bizde buna karşı mücadele ediyoruz aynı zamanda ve sonuç olarak çadır kuracağız. Orada kitlesel bir şekilde bekleyeceğiz.
Ö-G: Bildiğimiz kadarıyla baraj yapımı hakkında devam eden hukuki bir süreçte vardı. Bunun yanı sıra köylülerin moral, motivasyonu nasıl?
Ya zaten hukuksal süreçte Danıştay baraj ile ilgili durdurma kararı vermesine rağmen mahkeme, buraya çok zarar verilmiş bu ÇED raporu iptal edilemez kararı verdi. Şirket zarar gördü gerekçesiyle tüm hukuk yollarını kapattılar. Yani anlayacağınız mahkemeler de onlardan yana tavır aldı.
Direnişin ardından köylüler baskı altına alınarak sindirildi diyebiliriz. Zaten direnişin ardından göz altılarla birlikte köylü üzerinde baskı mekanizmaları oluşturuldu. Bunun sonucunda köylüler yürüyüşe gelmeye hatta çadıra gelmeye bile korkar hale geldi. Örneğin geçen gün köylüler su altında bırakılan yerlere gitti bütün bölgeyi bombaladılar. Tam köyün ortasına karakol yapılıyor. Karakolun temelleri atıldı. Adeta askeri bir abluka ile karşı karşıyayız. Buda köylüleri korkutmuş durumda. Desteğe gelen kurumların yolları kesiliyor geçişe izin verilmiyor.
Ö-G: Kamuoyuna dönük bir çağrınız var mı?
Biz bu konuda tüm kamuoyuna dayanışma çağrısı yapıyoruz. Devletin 1938 ve 1990’larda yürüttüğü imha ve inkâr politikaları bugün de devam ediyor. Bizim açımızdan devam eden bu baskıları püskürtmek esastır. Devletin askerine, Özel Harekatçı’sına karşı devrimci demokrat insanların oluşturduğu “Özgür Köylü Hareketi”nin mücadelesi sürecek. Kazanırsak hep birlikte kazanacağız kaybedersek birlikte kaybedeceğiz. Direnişi tekrar örmeye devam edeceğiz. Zaten buradaki direnişin tek amacı baraj değil. Direnişin esas amacı devletin tüm baskı aygıtlarını buradan sürmek. Bu baskılara karşı direnen onurlu insanlar yalnız kalmamalı. Bunu yazılı ve görsel medyada iyi işlemek ve yansıtmak için elimizden geleni yapacağız.