GüncelLGBTİ+

SÖYLEŞİ | “İkili Cinsiyetin “Dışında Kalanların” Devrimci Hikayesini Konuşuyoruz”

KKB Rojava Komitesi üyesi Tekoşin Ateş* ile komitenin, geçtiğimiz Haziran (2020) ayı boyunca yaptıkları çalışmaları anlatan söyleşiyi yeniden paylaşıyoruz.

KKB Rojava Komitesi üyesi Tekoşin Ateş* ile komitenin, cinsiyet ayrımı yapmaksızın tüm ezilen cins mücadelelerine dair geçmiş faaliyetleri ve Onur Haftası sebebi ile geçtiğimiz Haziran (2020) ayı boyunca yapacakları çalışmaları  dair tkpml.com sitesinde yer alan söyleşi yeniden paylaşıyoruz.

Yaşamın ikili cinsiyet üzerinden kurulması ya da “sırasını bekleyen” mücadele olarak görülen LGBTİ+ özgürlük mücadelesi tüm özgürlük mücadeleleri ile birlikte ele alınması gerekmektedir. Bu yönlü tartışmalarınızdan ve çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Tekoşin Ateş: KKB Rojava Komitesi olarak Partimizin 1. Kongresi’nde de vurgu yaptığı üzere ezilen cinsler sorunu bir bütün olarak bizim için çok önemli. Tek başına kadınların kurtuluşu değil aynı zamanda bütün ikili cinsiyet sistemi dışında kalan tüm ezilen cinslerin kurtuluşu ile paraleldir. Bu bilinçle biz de KKB olarak kongre kararlarımız doğrultusunda çalışmalarımızı başlatmıştık. Çeşitli tartışmalar örgütleme kararları almıştık.

Yine eğitim çalışmalarımızı sadece kadın özgürlük mücadelesi kapsamında değil bir bütün cins özgürlük mücadeleleri gündemi çerçevesinde ele alıyoruz. Devamında Onur Haftası’nın da yaklaşmasıyla birlikte Haziran ayı boyunca ikili cinsiyet sistemi dışında kalanların sorunlarına dikkat çekecek bir çalışma örgütleyeceğiz. Çeşitli tartışma, iç eğitim vb. çalışmaların yanı sıra film gösterimleri yapacağız.

“Parçalı bir özgürlük, parçalı bir kurtuluş mümkün değil!”

Parçalı bir özgürlük, parçalı bir kurtuluş mümkün değil. Özgürlük şüphesiz parça parça gelecek ancak parçalı özgürlükten, kurtuluştan kastım tek başına kadınların kurtuluşu mümkün değil, “ikili cinsiyet sisteminin dışında kalanların özgürlüğü gerçekleşmediği sürece kadınlar da özgürleşemeyecekler” gerçekliğidir. Homofobi ve transfobi var olduğu sürece seksizm de cinsiyetçilik de, ataerki de her zaman var olacaktır. Çünkü yaşamı birbirinden bağımsız ele almıyoruz.

Biz hayata idealistler gibi bir sorunun diğeri ile bağı ya da farkı yok gibi bakmayız. Hayatı diyalektik materyalizmden doğru bakar ve yorumlarız. Ve hayata diyalektik baktığında da sorunların birbiri ile ilintili olduğunu çok net görürüz. Bütün bu sorunların aslında temelde özel mülkiyetle-iktidarla kopmaz bağları vardır. Temelde iktidarı yok etmediğimiz, özel mülkiyeti ortadan kaldırmadığımız sürece bunlar tam anlamı ile çözülmeyecektir. Tıpkı bunun gibi ataerki ile homofobi, transfobinin bağını kurmak bizim açımızdan anlaşılmaz, karmaşık değildir. Tam da bu sebeple bugün bu anlayışlarla tartışmalar, eğitimler örgütlüyoruz.

Eğitimlerinizi ya da çalışmalarınız ataerki, homofobi, transfobi ile diyalektik bağ kurarak tartıştığınızdan bahsettiniz. Bu tartışmaları yaşamda deneyimleyerek çıkardığınızı söyleyebilir miyiz?

Elbette, eğitim çalışmaları ya da sorunlarımıza dair toplantılar örgütlerken tartıştığımız konuların ataerki, homofobi, transfobi ile ilişkisini de tartışıyoruz. Sonuç itibariyle ikili cinsiyet sistemi veya cinsiyet ayrımı meselesi bizim hayatımızdan, savaşçı yoldaşlardan ya da yoldaşlarımızın kimliklerinden bağımsız değil. Hatta bu durumu Rojava toprakları ile dahi sınırlı tutmuyoruz. Yine Türkiye, Türkiye Kürdistanı hatta Batı Avrupa’da faaliyet yürüten militan ya da partimize gönül vermiş yoldaşlardan bağımsız ele almıyoruz. Daha da genele bakacak olursak, kitlelerin, işçi sınıfının, öğrencilerin vb. kimliklerinden bağımsız değildir.

Tam da buralardan bağımsız olmamasından kaynaklı bu çalışmaları örgütleme ihtiyacı hissettik. Bugüne kadar Avrupa’dan Türkiye’ye birçok alanda bu çalışmaları örgütlerken birçok engelle, ataerkinin açık-kapalı dediğimiz homofobik yüzleri ile karşılaştık. Ancak bu gerçekliğe partimiz, yoldaşlarımız, örgütlülüklerimiz her defasında çarpıştı ve karşılaşmak yüzleşmek zorunda kaldı. İşte bu çarpışmalardan doğru somut adımlar atmaya başladı. Uzaktan bir farklılık olsun, değişiklik yapalım, biraz daha şirin görünelim üzerinden değil; gerçeklikten doğru adımlar attı. Gerilla köylere gittiğinde gördüğü gerçeklikle, militanlar semtlere gittiğinde gördükleri ile bu çalışmaları ihtiyaç olarak hissetmeye başladı. Yine içimizde de LGBTİ+ özgürlük mücadelesi içerisinde aktif faaliyet yürüten yoldaşların örgütlenmesi ile bu gerçeklik daha da güçlendi.

Kendisine örgütlenme alanı bulmaya başladı. Bu sebeple partimizin 1. Kongresinde önümüzü açacak kararlar alması da tesadüfi olmadı. İkili cinsiyet dışında kalan yoldaşların içimizde örgütlenmesi ya da halk gerçekliği bu çalışmalardan uzak durmamaya ikna etti ve öznesi olduk.

Kadına, özgürlüklere, halklara düşman faşist TC devletinin işgal saldırılarına karşı direnişin, devrimin coğrafyası Rojava’da az önce bahsettiğiniz özne olmayı nasıl ele alıyorsunuz?

KKB olarak Rojava’da bu özne olmayı her eğitim çalışmamızda, her etkinliğimizde ya da kitlelerle her bağ kurduğumuzda homofobi, transfobi ve ataerkinin emperyalizm-kapitalist sistemle ilişkisini kurarak tartışıyoruz. Diyalektik bakış açısını tartıştığımızda diyalektik materyalizmle ataerki, homofobi ve transfobi ile bağ kurarak tartışıyoruz. Ezilen cinsler açısından bağlamlarını kurarak tartışmalar örgütlemeye özen gösteriyoruz. Karma toplantılarda bu gündemler üzerinden tartışmalar örgütlenmediği takdirde eleştirilerimizi sunuyor ve bir sonraki toplantımızın daha verimli geçmesini sağlıyoruz.

Ataerkiyi, ikili cinsiyeti, homofobiyi, transfobiyi vb. tüm tartışmalarımızı yine sadece toplantı, etkinliklerle sınırlandırmıyor aynı zamanda yaşamımızda, ikili sohbetlerimizde, kurumsal ziyaretlerimizde her daim yapmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki dört hafta boyunca film gösterimleri yaparak çalışmalarımıza kadın mücadelesi gibi ikili cinsiyet sistemi dışında kalanların sorunları, mücadelelerinin neden bizim sorunlarımız olduğu üzerinden tartışmalar yürüteceğiz.

* Avaşin Tekoşin Güneş (İvana Hoffman) 7 Mart 2015 tarihinde Til Temir’de ölümsüzleşti. Esra Ateş: 25 Ağustos 2018 tarihinde İstanbul’da boğazı kesilerek katledildi.

(Kaynak: tkpml.com)

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu