Not: Hindistan Komünist Partisi (Maoist) tarafından yayımlanan 1 Mayıs bildirisinin Türkçesi www.tkpml.com sitesinden alınmıştır. Haber değeri olduğu için yayımlıyoruz.
Dünyanın emekçi sınıfı, özellikle de proletarya, bu yıl, 150 yıllık “Paris Komünü” arifesinde, proletaryanın Kızıl Bayrağı’nı yüksek tuttuğu ve devlet iktidarına ulaştığı 1 Mayıs’ı kutlayacak. Bu, tüm dünya proletaryası için büyük bir bayram günüdür. Dünya proletarya hakları günüdür. 1 Mayıs, proletaryanın güç dengesini değerlendirdiği ve amansız bir şekilde, daha sıkı bir kararlılıkla çalışma ve özgürlüğü, bağımsızlığı, eşitliği ve kardeşliği için tüm gücünü seferber etme, proleter devrimlerini ve Dünya Sosyalist Devrimi’ni gerçekleştirme sözü verdiği gündür. 1 Mayıs vesilesiyle Partimizin Merkez Komitesi, dünya proletaryasına yürekten Devrimci Selamlarını iletir. Haklarını elde etmek için hayatlarını feda eden tüm emekçilere mütevazı bir devrimci saygı gösterir.
Emperyalizm tüm dünyada ciddi bir krizle karşı karşıyadır. Sömürücü egemen sınıflar, bu krizin yükünü proletaryaya yüklemek ve işgücünün sömürülmesini yoğunlaştırmak için bir dizi saldırı ve komploya yönelmektedirler. Dünya krizi 2008 mali ve ekonomik krizinden daha yoğun bir şekilde yaşanmak üzereyken, COVID salgını tüm dünyayı ele geçirdi. Bu, emperyalistlerin kâr peşinde koşarak yarattıkları ölümcül virüslerden biridir. Çağdaş dünya salgınla altüst olurken, on milyonlarca göçmen işçi geçim kaynaklarını kaybetmiş ve sokaklardayken, Çok Uluslu kurumsal şirketler ve onların komprador şirketleri aşı işi için rekabet ediyor ve katmerli süper kârlar elde ediyor. Emperyalist küreselleşme, kapitalist dünya ekonomisinin eşi görülmemiş bir düzeye genişlemesiyle sonuçlandı ve böylece emperyalizm ile ezilen uluslar ve ezilen halklar, burjuvazi ile proletarya ve emperyalist güçler arasındaki çelişkiler doruğa ulaştı. Ezilen uluslara ve halka yönelik emperyalist saldırganlık ve kapitalist saldırıda bir artış var. Dünya ülkelerinin ve pazarların yeniden bölünmesi, emperyalistler, özellikle ABD emperyalistleri ve Çin sosyal emperyalistleri arasında dünya hegemonyası ve dünya ülkelerinin doğal zenginliklerini sömürmek için çekişme ile devam ediyor. “Ticaret savaşı” geri kalmış ülkelerin ezilen halkına ağır ekonomik yük bindiriyor. Proletarya, köylülük, orta sınıf insanlar, kadınlar, dini azınlıklar, ezilen uluslar, milliyetler ve ırk ayrımcılığına maruz kalan diğer topluluklar çok ciddi ekonomik, politik, sosyo-kültürel sömürü ve baskıdan muzdariptir. Zengin ve fakir arasındaki eşitsizlik görülmemiş bir düzeye ulaştı. Dünyanın emekçi insanları yoksulluktan, işsizlikten, açlıktan, eşitsizliklerden ve ırk ayrımcılığından muzdariptir. Bütün bunlar emperyalist küreselleşmenin kötü sonuçlarıdır.
Geri kalmış ülkelerin işçilerinin yanı sıra, emperyalist ve kapitalist ülkelerin işçileri de yeni sömürgeci sömürü politikaları nedeniyle en şiddetli sömürüye maruz kalıyorlar. Dünya proletaryasının birliği için durum ve ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Küreselleşme politikalarını sona erdirmek için kararlı mücadele zamanıdır. Emperyalist ve kapitalist ülkelerin proletaryasının yanı sıra, birçok yarı-sömürge, yeni-sömürge ülkedeki tüm kesimlerin halkı, emperyalist küreselleşme politikalarına karşı mücadele ediyor. Proleter öncü, yani Devrimci Komünist Partiler bu mücadelelere önderlik etmelidir. Günümüzde bu yönde daha birleşik ve organize bir şekilde ilerlemeye ihtiyaç duyulmaktadır.
Ülkemizde, proletarya ve köylülük dahil tüm ezilen sınıflar, toplumsal kesimler ve ezilen uluslar, Modi hükümetinin emperyalist destekle Brahmanik Hindutwa Faşizmi biçimindeki acımasız saldırısıyla karşı karşıyadır. İşçilerin, çalışanların ve çiftçilerin mücadeleleri gün geçtikçe yoğunlaşıyor. Emperyalist finans kapitalin çıkarına Modi hükümeti, işçileri iş güvenliğinden mahrum eden Robotik, 3 boyutlu baskı ve Yapay Zeka ortaya çıkardı ve mevcut 44 iş kanununu sömürüsünü yoğunlaştırmak için 4 kanuna indirdi. Örgütlü ve örgütsüz işçiler, bu iki taraflı saldırıya karşı militan ajitasyonlar yapıyorlar. Hindistan’ın çiftçileri, ülkenin başkenti merkezli eşi görülmemiş, ödün vermeyen bir mücadele yürütüyor. Tüccarlar GST’ye karşı. Yüzbinlerce örgütlü ve örgütsüz işçi, bankaların birleşmesine ve kamu sektörü işletmelerinin özelleştirilmesine karşı grev yapıyor. Öğrenciler, öğretmenler ve akademisyenler merkezdeki Hindu gerici güçlerin benimsediği Milli Eğitim Politikası-2020’ye karşı. Devrimci hareketin güçlü merkezleri olarak hareket eden stratejik bölgelerdekiler de dahil olmak üzere ülkenin yerli halkı, tam hak eşitliği için militanca savaşıyor. Emekçi kastlar, Hindistan’ın tuhaflıklarından biri olan kast temelli Brahmanik düzene ve onun sömürüsüne, ezmesine, bastırmasına ve ayrımcılığına karşı birleşik mücadele yürütüyor. Devlet, ülkenin mücadele eden halkına destek olan demokratik ve ilerici güçlere baskı yapıyor ve onları parmaklıkların arkasına atıyor. Laik güçler, faşist Brahmanik Hindutwa güçlerinin toplumsal şiddet politikalarına karşı savaşıyor. Pek çok hak örgütü, mücadele eden insanlara bürokratik olarak serbest bırakılan faşist acımasız yasaların geri çekilmesi talebini üstleniyor.
Böylece, dünyanın tüm geri kalmış ülkelerinin hükümetlerinin çok uluslu kurumsal şirketlerin çıkarları için aynı şekilde hareket ettiğini görüyoruz. Bu nedenle, devrimci proleter partilerin ve örgütlerin tüm ülkelerde mücadele eden tüm emekçilerin mücadelelerine liderlik etmesi daha hayati hale geldi.
Son iki yıldır dünyanın dört bir yanındaki ezilen halk ve ulusların geniş çaplı mücadeleleri, koşulların devrim lehinde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Dünya proletaryası, bu elverişli koşulları kullanarak, Dünya Sosyalist Devrimini gerçekleştirme ana görevini yerine getirme yönünde ilerleyebilir. Uluslararası proletaryanın gerçek öncü örgütlerinin iki stratejik görevi vardır. Birincisi, kapitalist-emperyalist ülkelerde işçilerin ve diğer ezilen kesimlerin devrimci hareketlerini başlatmaktır. Her bir yarı-sömürge, yarı-feodal ülkedeki proletarya, köylülük, diğer demokratik sınıflar ve toplumsal kesimler örgütlenmeli ve ulusal demokratik hareketler inşa etmeli ve yönetmelidir. İkincisi, kapitalist ülkelerin güçlü bir Birleşik Komünist Cephesi ve yeni sömürge, yarı-sömürge ülkelerin emperyalizme ve kompradorlarına karşı ulusal-demokratik hareketlerini inşa etmektir. Bu amaçla, gerçek proleter parti ve örgütlerinin çağdaş somut koşullara uygun bir uluslararası devrimci proleter örgütü kurması esastır. Maoist güçler, her ülkedeki tüm ilerici, demokratik güçlerle ve ayrıca dünya çapındaki düşmana karşı tüm anti-emperyalist demokratik güçlerle birleşmelidir. Bu stratejik görevlerin her ikisi de karşılıklı olarak ilişkilidir ve Dünya Sosyalist Devrimi’nin ilerletilmesinde önemli bir rol oynar.
Bununla birlikte, proleter öncü örgütler, emekçi insanların taleplerini yakalayacak ve kurtuluş yönündeki hareketlerine birleşik bir liderlik sağlayacak kadar henüz yeterince güçlü değiller. Partimiz, dünyanın proleter öncüleri arasında birlik ve dayanışmayı geliştirmek için bir Uluslararası Forumun gerekliliği ve oluşumuna yönelik duruşunu ilan etti. Partimiz MK’sı, kardeş örgütlere yaklaşımımıza cevap vermeleri ve bu yöndeki çabaları ilerletmeleri için çağrıda bulunmaktadır.
Emperyalistlerin her türlü saldırısına karşı savaşalım. Anti-emperyalist halkın mücadelelerine önderlik edeceğimize ve Dünya Sosyalist Devrimi’nin başarısı için çaba göstereceğimize söz verelim. Bu yönde daha da birleşip örgütlenelim. Bu zamanın ihtiyacıdır.
Yaşasın Enternasyonalist 1 Mayıs!
Dünya devrimci işçilerinin, emekçilerinin ve onların örgütlerinin daha fazla birliği ve örgütlenmesi için çalışalım!
17 Nisan 2021
Abhay
Hindistan Komünist Partisi (Maoist) Merkez Komitesi Sözcüsü