Geçtiğimiz yıl öldürülen seks işçisi trans kadın Hande Buse Şeker davasının yedinci duruşması dün (28 Eylül) İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmada savcı mütalaasını sundu ve Hande Buse Şeker’i öldüren polis Volkan Hicret’in kasten öldürme, nitelikli yağma, o sırada evde olan başka bir trans kadına nitelikli cinsel saldırı ve basit yaralama suçlarından cezalandırılmasını istedi. Avukatlar mütalaaya ilişkin beyanda bulunmak üzere süre istediler. Duruşma 26 Kasım saat 10.40’a ertelendi. Bu duruşmanın karar duruşması olması bekleniyor.
Duruşmaya Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da katıldı. Davanın katılımcılarından olan bakanlık da mütalaaya ilişkin yazılı beyanda bulunacaklarını söyledi.
Kamera kayıtlarındaki eziyet mütalaa da yok!
Savcı mütalaasında, kamera kayıtlarıyla da ortada olan işkenceyi görmedi. Nitelikli kasten öldürme yerine kasten öldürmeden ceza istedi. Diğer yandan, Volkan Hicret hem Hande Buse Şeker’e hem de o sırada evde olan bir diğer trans kadına cinsel saldırıda bulunmasına rağmen mütalaada sadece Şeker’in arkadaşına cinsel saldırıdan ceza istendi.
Şeker’in Avukatlarından Mahmut Şeren, duruşma sonrası KaosGL.org’a savcının mütalaasını değerlendirdi. Nitelikli kasten öldürmeden ceza istenmesi gerekirken kasten öldürmeden ceza istenmesini eleştiren Şeren şöyle dedi:
“Savcı, Hande Buse’yi kasten öldürmeden ceza istedi ancak biz avukatlar olarak davanın başından beri nitelikli kasten öldürme diyoruz. Çünkü kamera kayıtlarının da çok açık bir şekilde gösterdiği üzere eziyet çektirerek ve canavarca hisle bir öldürme eylemi var. Yaralayabileceği yerleri hedef aldıktan sonra uzunca süre yaralı halde bekletip ardından yine çok sayıda ateş ediyor. Ardından yaralı haldeyken cinsel saldırıda bulunuyor. Bu yaşananlar kanunun aradığı vahşet meselesini tamamen karşılıyor. Yargıtay kararları da bu nitelikli halin oluştuğunu söylüyor. Bunun gözden kaçırılmasının politik olduğunu düşünüyoruz. Kamera görüntüleri olmasaydı kasten öldürmeye bile itiraz edilecekti demek ki. An be an görüntüler var ortada. Nitelikli hal denilmeyerek daha az ceza verilmesi olası. Mağdurun kimliği nedeniyle öldürüldüğünü de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bu tarz vahşice hareketleri ve eziyet çekme amacı güttüğünü hukuken göz önünde tutmak gerekiyor. Bir diğer sorun da henüz Hande Buse Şeker ölmeden yaralıyken cinsel saldırıda bulunmasına rağmen ona dönük cinsel saldırıdan ceza istenmiyor. Orada bulunan başka bir trans kadına yönelik cinsel saldırıdan ceza isteniyor. Savcı, Hande Buse Şeker’e cinsel saldırıyı görmezden geliyor.”
İddianamede var, mütalaada yok!
Şeker’in Avukatlarından Kerem Dikmen ise sanığın nefret eylemleri sarmalından birden fazla suçu olduğunu hatırlatarak şöyle devam etti:
“Sanığın nefret eylemleri sarmalında birden fazla suçu vardı. Bunlardan biri Hande Buse’nin katledildiği yerde diğer kadınları yağmalamasıydı ki bunun için ceza talebi var. Gene olay esnasında Hande Buse ile aynı evi kullanan kadın arkadaşına tecavüz eylemi vardı, bunun için de ceza talebi var. Gelin görün ki Hande Buse Şeker’e ölümünün hemen öncesinde veya öldükten hemen sonra cansız bedenine karşı da tecavüz vardı. Savcılık bunu tecavüz olarak değil ölünün hatırasına hakaret olarak ele aldı iddianame aşamasında. Bununla birlikte mütalaada ilginç biçimde savcılık ölünün hatırasına hakaret olarak nitelemedi. O halde şu sonuç ortaya çıkıyor, savcılığa göre tecavüz esnasında katil Hande Buse’nin ölmediği varsayımı ile hareket ediyor. Bunun da bizi aslında kasten öldürmenin nitelikli haline götürüyor olması gerekir çünkü artık tecavüz Hande Buse’nin ölümünde bir eziyet unsuru. Gelin görün ki tecavüz sırasında ölümün gerçekleşmemiş olduğunu varsayan savcılık, ölümü de “basit kasten öldürme” olarak niteliyor.
“Savcıya göre eziyet ve tecavüzle öldürülmekle, sıradan bir öldürülme arasında fark yok!”
“Bu konuyu teknik ifadelerle açıklamak biz avukatlar için de zor ama durum bu. Gündelik dilde söylersek savcılığa göre Hande Buse Şeker’in, evinde acı çektirilerek ve bunları söze dökmek zor ama, tecavüz edilerek, ölümünden önce göğüs bölgesine ateşlenen silahla can çekişmesi seyredilip aradan geçen kısa sürenin ardından kafa bölgesine ateşlenen silahla öldürülmesi ile sıradan bir öldürme eylemi arasında fark yok. Ölüme giden anlarda tecavüzün, iki farklı zamanda ateşlenen silahla eziyet vermenin hiçbir farkı yok. O yüzden bu mütalaanın sanığı üzdüğünü hiç sanmıyorum. Fakat henüz hüküm verilmedi ve cezanın üst sınırdan çıkması için ne gerekirse yapacağız.”
Ne olmuştu?
Volkan Hicret isimli polis görevde olmadığı sırada, polis silahıyla Hande Buse Şeker’i 9 Ocak 2019’da Şeker’in Alsancak’taki evinde öldürdü. Polis Volkan Hicret, Şeker’i öldürdü, gasp etti, cinsel saldırıda bulundu ve evdeki arkadaşını ise yaraladı.
Katil polis Volkan Hicret hakkında İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Dava bir süre kapalı görüldü. Avukatların itirazı ve tepkiler üzerine kapalılık kararı kaldırıldı.
Önemli bir bölümü kapalı görülen, İzmir Barosu ve Genç LGBTİ+ Derneği’nin katılım talebinin reddedildiği, Uluslararası Af Örgütünün davayı gözleme talebinin kapalılık gerekçesiyle reddedildiği davada kapalılık kararının kaldırılmasının ardından ise koronavirüs pandemisi nedeniyle kamuoyunun takip etmesi zorlaştı.