Van Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde 140 siyasi tutsak, 21 Ocak’ta hapishanede şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren 70 yaşındaki Ramazan Turan’ın ölümünün aydınlatılması için 3 günlük açlık grevine başladı. 10 Şubat 2022 günü başlayan açlık grevi 12 Şubat’ta sona erecek.
Konuya ilişkin Van Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Van Barosu ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi, ortak açıklama yaptı. Van Barosunda yapılan açıklamaya Adalet Nöbeti’ndeki aileler, HDP ve KESK üyeleri de katıldı. Açıklamayı okuyan ÖHD Şube Eşbaşkanı Medeni Gür, Ramazan Turan adlı tutuklunun ölümünün başından beri şüpheli olduğunu söyledi.
Turan’ın ölümünde ciddi bir ihmal olduğu gerekçesiyle Van Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde bulunan tutsakların Adalet Bakanlığına durumla ilgili başvurularda bulundukları, bununla beraber 3 günlük açlık grevine başlandıklarını söyleyen Gür, “Açlık grevine yaklaşık 140 mahpusun dahil olduğu, açlık grevi ile dikkat çekilmek istenen taleplerin Ramazan Turanın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmesinin bütün detayları ile araştırılıp etkili bir soruşturma yapılarak ihmali bulunan kişi veya kişilerin cezalandırılması, ikinci olarak hapishanelerdeki hasta mahpusların tahliye edilmeleri ya da infazlarının ertelenmesi ve son olarak hapishane idaresinin mahpuslara yönelik genel tutumunun düzeltilmesi olduğu ve Ramazan Turan’ın yaşamını yitirmesinin de hapishane idaresinin genel tutumundan kaynaklandığını belirtmişlerdir” dedi.
‘İftiralara varan ifadelerle raporlar düzenleniyor’
Tutsakların taleplerinin sürekli geri çevrildiği, idarenin bu taleplere kayıtsız kaldığı ve haftada üç gün sürekli koğuş aramalarının yapıldığını ifade eden Gür, “Mahpuslar; hapishane bünyesinde bulunan idare ve gözlem kurullarının keyfi ve kötü niyetli olarak olumsuz hal raporları düzenlediğini, gerekçelendirmelerde iftiralara varan ifadelerle raporların hazırlandığını ve bu haliyle tahliyelerin önüne geçilmeye çalışıldığını, bütün aktivitelerin pandemi bahane edilerek engellendiğini beyan ederek cezaevi idaresinin bu tutumdan vazgeçmesini ve mahpus haklarına saygı gösterilmesini talep etmişlerdir” diye konuştu.
Türkiye ve Türkiye Kürdistanı’ndaki hapishanelerde son verilere göre 604’ü ağır olmak üzere toplam bin 605 hasta tutsağın bulunduğunu hatırlatan Gür şunları söyledi: “Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşme hükümleri bu denli açık olmasına rağmen, sözleşme hükümlerine uyulmamakta ve hasta mahpusların sağlık hakları sistematik bir biçimde ihlal edilmektedir. Türkiye geneli birçok hapishanede ihtiyaçlarını tek başlarına karşılayamayan hasta mahpuslar pandemi tedbirleri adı altında aylar süren karantina sürecine ve tek başınalığa maruz bırakılmakta, birçok mahpusun tedavisi ve hastane sevkleri keyfi bir biçimde gerçekleştirilmemektedir. Yine birçok ağır hasta mahpus bakımından Adli Tıp Kurumları tarafından bilimsel ve tarafsız değerlendirmelerden çok uzak biçimde ‘hapishanede kalabilir’ şeklinde raporlar düzenlenmekte ve hastanelerin mahpuslar hakkındaki görüş ve değerlendirmeleri savcılık makamları ve hapishane idarelerince dikkate alınmamaktadır.”
‘Uygulamalara derhal son verilsin’ çağrısı
Gür son olarak, “Ulusal ve uluslararası sözleşme hükümlerine aykırı biçimde, hasta mahpusların sağlık ve yaşam haklarını ihlal ederek ölüme sürüklenmesine, mahpusların açlık grevi başlatmasına sebep olan uygulamalara derhal son vermeye ve geç olmadan tüm ağır hasta mahpusları derhal tahliye etmeye çağırıyoruz” diyerek konuşmasını bitirdi.
Açıklama “Bijî berxwedana Zindana” sloganlarıyla sona erdi.