Trabzon-Aşkale Yolu (Kop Dağı Tünelli Geçişi) inşaatında 24 Eylül 2020 günü yaşanan patlamada 1 işçi yaşamını yitirirken, 10 işçi ağır şekilde yanarak yaralandı. Sayıştay raporu, devletin kurumu işçilerin hayatından ziyade yandaş müteahhidin çıkarlarını korumak için elinden geleni ardına koymadığını ortaya koydu.
Gazete Duvar’ın haberine göre, Sayıştay’ın Karayolları Genel Müdürlüğü’ne ait 2020 yılı denetim raporu, Trabzon-Aşkale Yolu (Kop Dağı Tünelli Geçişi) inşaatıyla ilgili skandalı ortaya koydu. Sayıştay, “idarenin”, 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu çerçevesindeki yükümlülükleri yerine getirmediği için “yüklenici firma”ya gerekli yaptırımları uygulamadığından dolayı Karayolları’nı kusurlu buldu. Daha da önemlisi şirket yasalara aykırı davrandığı için, sözleşmenin de feshedilmesi gerektiğini vurguladı.
2011’de tünel ve yol ihalesini Şenbay Madencilik ile Özgün İnşaat ortaklığı kazandı. Her iki şirket de küçücük bir inşaatçıyken AKP döneminde milyarlarca liralık ihalelerle büyümüş Bayburt Grup’a ait. 2012’de dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın törenle temelini attığı tünel inşaatında 24 Eylül 2020 günü patlama meydana geldi. 1 işçi yaşamını yitirirken, 10 işçi ağır şekilde yanarak yaralandı.
Karayolları 12. Bölge Müdürlüğü, 22 Ağustos 2016 günü, Genel Müdürlük Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı’na bir yazı yazarak, tünel yapımı esnasında karşılaşılan gaz çıkışı sebebiyle çalışmaların iş güvenliğinden dolayı durdurulduğunu belirtiyor. Ve gaz çıkışının engellenmesi için teferruatlı çalışmaların yapılması isteniyor. Bunun üzerine, Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı’nca hazırlanan raporda, alınan gaz örneklerinde CH4 (metan) ve CO (karbonmonoksit) gazlarının tehlikeli oranlarda olduğu belirtilerek önerilerde bulunuluyor. Raporda ayrıca, havalandırma ve tahliye sondajları konusunda uzman kişi veya kurumlardan görüş alınarak uygulama projesinin yapılmasının uygun olacağı ifade ediliyor. Söz konusu rapor, 17 Kasım 2016 tarihli yazı ile şirkete gönderiliyor.
Sayıştay raporu rapor üzerine şirketin tedbir alıp almadığına, almadıysa idarenin de buna karşı bir yaptırım uygulayıp uygulamadığına dair hiçbir resmi kaydın bulunmadığını ifade ediyor.
11 Eylül 2017’de müdürlük şirkete gönderdiği yazıyla tünelde havalandırmanın yetersiz olduğunu, yanıcı ve patlayıcı gazların varlığının unutulmaması, havalandırmanın yeterli seviyede olması gerektiğini bildiriyor. 2020 yılında da patlama yaşanıyor. Genel Müdürlük müfettişi tarafından başlatılan soruşturmada, bilirkişilerce hazırlanan raporda eksiklikleri ortaya koyuyor. Müfettişler elde edilen kanıtlardan sonra işin yüklenicisi ve alt yüklenicisi şirketleri aslî kusurlu buluyor. Ayrıca kaza günü havalandırmanın çalışmadığı da tespit ediliyor. Şirket fan tüplere ait fatura fotokopisini ibraz ederek havalandırma eksikliğinin olmadığını iddia etse de Sayıştay raporunda sunulan faturanın irsaliye tarihinin, kazadan 5 gün sonrasına ait olduğuna dikkat çekiliyor ve “Evrakta sahtecilik” de işin içine giriyor böylece.
Karayolları usulsüzlükleri “Kaza tünelin 2016’da uyarılan bölümünde olmadı. Bu yüzden ortada ihmal veya sorumsuzluk yok. Haliyle ihaleyi feshetmeyi gerektirecek bir sorun doğmadı” diyerek savunmaya çalışıyor.
Buna karşın Sayıştay raporunda, işin henüz başında hazırlanan devletin resmi raporunda açıkça ortaya konulan eksik ve yanlışlar hatırlatıldıktan sonra şöyle deniliyor: “Aynı iş kapsamında yapılan tünelin farklı kesiminde kazanın meydana gelmiş olması, yüklenici hakkında mevzuat ve sözleşmede yazılı yaptırımların uygulanmasına engel teşkil etmemektedir. Ayrıca, kaza öncesi alınması gereken tedbirlerin yüklenici tarafından yerine getirilip getirilmediğine ilişkin herhangi bir belge İdare tarafından hâlâ sunulamamıştır.”